İsrafil Kumbasar
08/07/2009
Türklerin anayurdu Doğu Türkistan’da insanlık dışı Çin zulmü devam ediyor.Çinli katiller tarafından, ‘demokratik haklarını’ aramak için Urumçi’de protesto yürüyüşü yapan binlerce kişinin üzerine gelişigüzel ateş açılmasının ardından başlayan olaylar büyüyor.Tankların altında ezilerek, sokaklarda kurşuna dizilerek ölenlerin sayısı 500 kişiye dayandı.‘Gözaltına alınan’ binlerce kişinin akıbetinin ne olduğu ise bilinmiyor.Katliamın, Abdullah Gül’ün, ziyaretinin ardından gerçekleştirilmesi oldukça manidardır.Çinliler, soydaşlarımıza, “Türkiye’ye güvenmeyin. Ankara’ya güvenip bir iş yaparsanız sonunuz işte böyle olur. Türkiye size hiçbir zaman yardım edemez” mesajını vermiştir.Ankara bu mesajı almış mıdır bilemeyiz. * * *Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti’nin Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü İsmail Cengiz, katliamların ‘soykırım’ boyutuna ulaştığını belirterek, Türkiye’yi bir an önce uluslararası mekanizmaları harekete geçirmeye çağırıyor.Gerekirse Pekin yönetimi ile görüşmeye hazır olduklarını da belirten Cengiz, şöyle diyor:“Eğer Türkiye, bölgesinde lider ülke olmak istiyorsa, nerde bir Türk varsa O’nun gözyaşına mendil tutmak mecburiyetinde olmalıdır. Gazze’ye, Filistin’e, Sudan’a gösterilen hassasiyetin onda birinin Doğu Türkistan’a da gösterilmesini bekliyoruz.Filistin’de yapılan zulüm karşısında sessiz kalmayan Sayın Erdoğan’ı Doğu Türkistan’da yaşanan soykırım karşısında da ‘One Minute’ demeye davet ediyoruz.” * * *60 yıldır işgal altında bulunan Doğu Türkistan’da, açıkça bir ‘etnik soykırım’ uygulanıyor.Urumçi’deki son katliam Çin’in yaptığı mezalimlerin ‘ilki’ mezalimi olmadığı gibi, öyle görünüyor ki ‘sonuncusu’ da olmayacak. Çin, işgal altında tuttuğu milyonlarca kilometrekarelik bir alanı adeta ‘açık hava hapishanesi’ haline getirmiş durumda. ‘En doğal insan haklarından’ mahrum bırakılarak, 30 milyona yakın Doğu Türkistan Türkü, kölelik rejimi altında, ‘bir milyar iki yüz milyonluk’ bir kitleye karşı varlık mücadelesi veriyor.‘İnsan haklarından’, ‘hukukun üstünlüğünden’, ‘demokrasiden’, ‘çağdaş evrensel değerlenden’ bahsedenler, ne yazık ki ‘insanlık dışı’ zulmü uzaktan seyretmeyi tercih ediyorlar.Çünkü Uygur Türkleri ‘Müslüman’.* * *Aleni etnik temizlik karşısında hür dünyanın herhangi bir yaptırım uygulamadan seyirci kalması, insanlık adına ‘utanç verici’ bir suç olarak tarihin lanetli sayfalarına kaydedilecektir.Peki ya Müslümanlara ne demeli?Biz neden Gazze’ye destek oluyoruz, niçin Filistin davasının arkasındayız? Sadece ‘Osmanlı mirası’ olduğu için mi? Hayır, bir de ‘Müslüman’ oldukları için. Gazze’de bir kişinin burnunun kanaması halinde dahi ortalığı ayağa kaldırmaya çalışanlar, Urumçi’de yaşanan bu mezalim karşısında neden sessiz, kayıtsız kalıyorlar?Yoksa, orası ‘Müslüman yurdu’ değil midir?Yoksa, oradakiler ‘Müslüman’ değil midir?Yoksa, o insanlar sırf ‘Türk’ oldukları için midir bu kahpe duyarsızlık?* * *Çin yönetiminden, ‘fahri profesörlük’ ünvanı alıp, kendisinden destek isteyen Uygur Müslümanlarına, “Yaşadığınız ülke ile bütünleşin” mesajı veren ‘çok dindar’ Abdullah Gül’ün ruhunun huzura kavuşup kavuşmadığı bizi pek fazla ilgilendirmiyor.Biz şu soruların cevabını arıyoruz:‘Başbakan Yardımcısı’ olduğu 57’nci Cumhuriyet Hükümeti döneminde hatırda kalan tek dış icraatı Çin Devlet Başkanı’na ‘devlet nişanı’ takmak olan ‘çok milliyetçi’ hareketin doktoru, Türk milletine ‘Doğu Türkistan’ davasını unutturmaya çalışmasının hesabını verecek mi?‘Apo’nun avukatlarının’ ellerini sıkıp sırtlarını okşayan ‘bilge’ liderinden cesaret alıp, Urumçi’de DTP’li yoldaşı ile karşılıklı ‘mastıka’ oynayan sözde milletvekili, yaptığından utanıp, adam gibi Türk milletinden özür dileyecek mi?
Doğu Türkistan, Atatürk ve 'tatlı su' milliyetçileri!
TÜRKİSTAN, Türklerin ata yurdunun ortak adıdır. Emperyalizm, ‘yerkürenin merkezi’ olarak kabul edilen uçsuz bucaksız Turan coğrafyasını ‘kontrol altında’ tutabilmek için önce ‘Doğu Türkistan’ ve ‘Batı Türkistan’ diye iki parçaya ayırdı. Her Türk boyu ‘sanki ayrı birer milletmiş’ gibi, yeniden beş parçaya bölünen ata yurdu Batı Türkistan üzerinde ‘Kazakistan’, ‘Türkmenistan’, ‘Özbekistan’, ‘Kırgızistan’ ve ‘Tacikistan’ adı ile kurulan cumhuriyetler, komünist Sovyetler Birliği’ne bağlandı. ‘Çin Seddi’nin dışında kalan, yüzölçümü Türkiye’nin iki buçuk katına tekabül eden ve oldukça zengin ‘tabii kaynaklara’ sahip olan ata yurdu Doğu Türkistan ise, tek bir parça halinde komünist Çin Halk Cumhuriyeti’ne ilhak edildi. Gün geldi, Sovyetler Birliği dağıldı. Batı Türkistan üzerinde kurulan Türk Cumhuriyetleri, ‘esaret perdesini’ üzerlerinden atarak hürriyet ve istiklallerine kavuştu. Ama, Doğu Türkistan hâlâ esaret altında. * * *Uygur Türklüğü, tarihte eşine benzerine rastlanmamış bir ‘Çin işkencesine’ tabi tutuluyor. 1949 yılında Doğu Türkistan’ı yeniden işgal eden Çin, Türklüğe ait ‘tarihi’ ve ‘kültürel’ eserleri yerle bir ettikten sonra, Türk nüfusunu ‘azınlığa’ düşürmek amacıyla bölgenin nüfus yapısını değiştirmeye başladı. Devlet imkanları ile ‘çekirge sürüsü’ gibi akın akın Doğu Türkistan’a sevkedilen Çinliler, neredeyse çoğunluğu ele geçirmek üzere. Türkleri bölgeden uzaklaştırmak için sistemli bir şekilde uygulanan etnik temizlik, 1960’lı yıllardan sonra önce ‘nükleer soykırıma’, ardından ‘anne karnında soykırıma’ dönüştü. Bölgede gerçekleştirilen nükleer denemeler yüzünden, gelecek 50 yıl içinde yüzbinlerce çocuk, ‘ölü’ veya ‘sakat’ dünyaya gelecek. Türk kökenli ailelerin ‘ikiden fazla’ çocuk yapmasına müsaade edilmiyor, ‘izinsiz’ hamile kalan kadınlar, ‘zorunlu kürtaj merkezlerine’ sevkedilerek bebekleri alınıyor. * * *Adeta bir ‘açık hava hapishanesine’ dönüştürülen Doğu Türkistan’da Türklerin ‘kendi dillerini’ kullanmalarına, ‘kendi kültürlerini’ geliştirmelerine, ‘kendi okullarını’ açmalarına, ‘toplu ibadet yapmalarına’ kati surette izin verilmiyor. ‘Haklar’ ve ‘özgürlükler’ adına ortaya çıkanlar, ‘adi suçlu’ muamelesine tabi tutulup, stadyumlarda ‘toplu olarak’ infaz ediliyor. İnfazlar, ‘başkalarına ibret olsun’ diye televizyonlardan ‘naklen’ yayınlanıyor. Bütün hür dünya, adeta gözünü kulağını tıkamış bir şekilde, ‘alenen’ tatbik edilen ve gelmiş geçmiş ‘en cani’ zalimlere taş çıkartan zulmü sadece seyrediyor. Bırakın dünyayı, Türk kamuoyunun bile çoğu kez ‘olup bitenlerden’ hiçbir haberi olmuyor. Neden? Çünkü, Doğu Türkistan’da zulme uğrayanlar, ‘Türk’ ve ‘Müslüman’. Tibet halkı gibi ‘Budizme’ inanmıyorlar. Ve Dalay Lama gibi bir liderleri yok. * * *Doğu Türkistan, 1933 yılında bağımsızlığını ilan ettiğinde, ilk tanıyan ülke, Atatürk’ün başında bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti olmuştu. O dönemin şartları altında hiç vakit kaybetmeden bölgeye ‘yardım malzemeleri’ gönderen Atatürk, yine Afganistan Büyükelçisi Memduh Şevket Esendal aracılığıyla bu bölgeden birçok başarılı genci Türkiye’ye getirterek Harp Okulu’nda eğitime tabi tuttu. Şu anda Doğu Türkistan Vakfı’nın Başkanlığı’nı sürdüren Emekli Tümgeneral Rıza Bekin, Atatürk’ün Harp Okulu’nda okutup, generalliğe kadar yükselttiği canlı örneklerden birisidir. Atatürk, siyasetin gereği olarak “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyor, ama bulduğu her fırsatı Türk dünyasının birlik ve beraberliği yolunda değerlendirmeye çalışıyordu. Peki onun yolunu takip ettiğini iddia eden Türk milliyetçileri nerede?Meydanlara inip ‘yeri göğü’ inletmesi gerekenler ne yapıyor?* * *‘Türk Birliği’ gibi, ne yazık ki ‘Doğu Türkistan’ davasını da unuttular. Çin propagandasının etkisi altında kalıp ‘Doğu Türkistan’ yerine ‘Sincan Özerk Bölgesi’ ismini kullanmayı tercih ediyor, orada 30 milyondan fazla Türk’ün yaşadığını bile bilmiyorlar. Bırakın dünya kamuoyunu, ‘Türkiye’de yaşayan’ soydaşlarımızın verdiği mücadeleyi dahi ‘kendi kamuoylarına’ anlatamıyorlar. Doğu Türkistan’ın istiklal mücadelesine destek veren, vakıf ve derneklerin etkinliklerine ‘devlet memurlarının’ katılmasını engellemek için yayınlanan gizli genelgelere göz yumuyorlar. Milliyetçi partinin genel başkanı, Urumçi’de ‘tarihi kitapların’ yakıldığı, ‘Uygur dilinin’ yasaklandığı bir dönemde Çin Devlet Başkanı’na ‘devlet liyakat madalyası’ veriyor.Milliyetçi partinin milletvekili, Urumçi’de halkın üzerine ateş açıldığı bir dönemde DTP’liler ile göbek atıp ‘mastıka’ oynuyor.Yazıklar olsun, yuh olsun!..
One minute! Türklerin insan hakları yok mu?
Arslan Bulut
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Çin ziyaretinin hemen ardından ve ABD ile Rusya’nın “küresel ortaklık”tan söz ettikleri günlerde, Çin’de Uygur Türkleri kışkırtmalarla sokağa döküldü. Bu olaylardan bir ay önce de Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakıyev’i Bişkek’teki Amerikan üssünün ülkede kalması için ikna etmişti. Manas havaalanındaki üs, sadece Afganistan’ı kontrol etmek için değil, Çin’e yönelik istihbarat çalışması için de kullanılıyor. * * *Ajanslardan gelen bilgilere göre Urumçi’de dün de göstericilerle polis arasında çatışmalar çıktı. Sadece Urumçi’de 1434 kişinin tutuklandığı, protesto gösterilerinin başka şehirlere de sıçrama ihtimali bulunduğu bildirildi. Kaşgar, Yili ve Aksu şehirlerinde de durum gergin. Reuters Ajansı’nın yerel gözlemcilere dayandırarak verdiği haberde ise, polisin Uygurlar’ın yaşadığı yerlerde ayrım gözetmeden şiddet uyguladığı bildirildi. Polisin, Uygurlar’ın evlerine de girdiği belirtilen haberde, özellikle gençlerin tutuklandığı ifade edildi. Pekin yönetimi, olaylarla ilgili olarak Uygur Amerikan Derneği Başkanı Rabia Kader’i kışkırtıcı olmakla suçluyor ve Kader’in “Doğu Türkistan İslami Hareketi” adlı örgütle bağlantılı olduğunu ileri sürüyor. Rabia Kader ise suçlamaların doğru olmadığını belirterek, kendisinin yalnızca Çin’deki ailesini protesto hareketlerinden önce uyardığını söyledi. Protesto eylemlerinin yapılacağını İnternet’teki Uygur ve Çin sitelerinden öğrendiğini belirten Kader, ailesinden birinin bu olaylar içinde yakalanması durumunda işkence göreceğinden endişe ettiğini bildirdi. Çin Dışişleri Bakanlığı, Urumçi’de yaşananların “barışçı gösteri olmadığı” ifadesini kullanırken Sincan Uygur Özerk Bölgesi Başkanı Nur Bekri, Urumçi’deki olayların, “yurt dışındaki güçler tarafından kışkırtılan ve yurt içindeki güçlerce uygulanan planlı ve organize bir şiddet olayı” olduğunu iddia etti. Bölgedeki etnik çatışmaların ardından gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. * * *MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP hükümetinin ‘Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki yaşanan olaylar karşısındaki tutumunu eleştirerek, Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığına çağrılarak protesto girişiminde bulunulmamasının gaflet olduğunu söyledi. Bahçeli, “Gazze ve Filistinliler konusunda şov yaparak söylemediğini bırakmayan, Hamas’ın gönüllü avukatlığına soyunan ve Davos sahte kahramanlığını siyasi ranta çevirme hesapları peşinde koşan Başbakan’ın Uygur Türklerinin katledilmesi konusunda sessiz kalmasının derin sebeplerini Türk milleti elbette takdir edecektir” dedi. Anadolu Ajansı ise “Edinilen bilgiye göre olayların başlamasından itibaren Bakan Davutoğlu’nun Başbakan Erdoğan’ı sürekli olarak bilgilendirdiği belirtilerek, diplomatik olarak olayların durdurulması için çözüm yolları arandığı kaydedildi. Erdoğan’ın talimatıyla Dışişleri Bakanlığı’nın gece de yoğun mesai sarf ettiği öğrenildi” diye bir haber yayımladı! * * *Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da “Her fırsatta insan haklarından, dünya barışından dem vuranların söz konusu Doğu Türkistan olunca sergiledikleri bu sessizlik ayrıca manidardır” dedi. Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdülmecit Avşar ise, Cihan Haber Ajansına, “Büyük devletler ve barış örgütleri katliamı durdurmak için acilen harekete geçmelidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’deki zulmüne karşı Davos’ta yaptığı çıkışın benzerini burada da yapmalıdır ve kardeşlerimizi katleden Çin’e ‘One minute’ demelidir” diye açıklama yaptı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder