13 Temmuz 2009 Pazartesi

[Haber Yorum - Kerim Balcı] Çin'in barışçıl yükseliş tezi çökebilir

Pekin'in Uygurlara dayattığı muamelenin Çin'in barışçıl yükseliş tezine bina ettiği yumuşak gücünü yok edeceği, bu sebeple de Türkiye'nin, Çin mallarını boykot yerine bölgedeki insan hakları ihlallerini dünya kamuoyuna anlatan bir diplomasi atağı başlatması gerektiği kaydedildi.
Zaman'a konuşan Adnan Menderes Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Selçuk Çolakoğlu, Çin'le çok yönlü ilişkileri olan ve bu sebeple Uygurlar için bu ilişkileri riske edemeyecek ABD, Rusya, Japonya ve Hindistan gibi ülkelerin aksine Türkiye'nin Çin'e karşı elinin güçlü olduğunu söyledi. Çolakoğlu'na göre Çin'i köşeye sıkıştırabilecek yegane yöntem, Uygurların maruz bırakıldıkları insan hakları ihlallerini ve kıyımları dünyaya anlatmak. "Çünkü Çin gerek Asya'da gerekse Latin Amerika ve Afrika'da Batı dışındaki dünyadan yeni ve barışçıl bir gücün yükselmekte olduğu mesajıyla bir yumuşak güç oluşturuyor. Bu yumuşak gücün tehlikeye girmesi Çin'in en zayıf noktasıdır." şeklinde konuşan Çolakoğlu'na göre Türkiye'nin Çin'le olan ekonomik ilişkilerini dert edinmesine de gerek yok. "Zira Çin lehine açık veriyoruz ikili ticarette. 15,5 milyar dolarlık mal alırken sadece 1,5 milyar dolarlık mal satabiliyoruz." diyor Çolakoğlu ve ekliyor: "Türkiye Uygurların nasıl sosyal, siyasal ve ekonomik haklardan mahrum edildiğini gösteren bir raporu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunarsa, böyle bir hamle Çin'in yumuşak gücünü sarsar; hatta tümden bitirir."
Türkiye'nin Uygurlara reva görülen mezalim konusunda bir diplomasi hamlesi başlatması gerektiğini düşünen sadece Çolakoğlu gibi akademisyenler değil. Zaman'ın, isminin açıklanmasını istemeyen bir diplomattan edindiği bilgiye göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin konuyu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne taşıyacağı yönündeki açıklamasından sonra Dışişleri Bakanlığı gerek bir rapor hazırlanması gerekse bölgeye bir gözlemci heyet gönderilmesi konusunda yoğun bir çalışma başlatmış durumda. Başbakan'ın, G-8 Zirvesi'ne katılmak için İtalya'ya uçmadan önce de Dışişleri Bakanı Prof. Ahmet Davutoğlu ile Türkiye'nin yapabilecekleri konusunda uzun bir toplantı yaptığı biliniyor. Zaman'a konuşan diplomata göre Türkiye, konuyu sadece BM Güvenlik Konseyi ve G-8 Zirvesi'nde değil, mümkün olan bütün uluslararası platformlarda gündeme getirecek.
Selçuk Çolakoğlu, Türkiye'nin Uygurlara sahip çıkmak hususunda hiçbir çekincesinin olmaması gerektiğini düşünüyor. 1997 yılında Mesut Yılmaz hükümetinin Çin'in Kürt kartını oynamasına engel olmak için bir genelge yayımlayarak Uygur meselesini Türkiye'nin gündeminden çıkardığını hatırlatan Çolakoğlu, Türkiye'nin artık 1997'nin Türkiye'si olmadığını söylüyor. "Çin'in Kürt meselesini karşı koz olarak kullanma şansı kalmadı. Bugün Türkiye'nin Çin'den ne ekonomik, ne siyasî ne de askerî anlamda çekinmesi için bir sebep yok." diyor. Ona göre, Çin'in Uygur meselesini bir iç politika meselesi olarak görmesi de kabul edilebilir değil. Selçuk Çolakoğlu "insanî amaçlı müdahale" kavramını ve Somali, Kosova ve Bosna'ya yapılan müdahaleleri hatırlatıyor ve ekliyor: "Eğer Çin kitlesel boyutlara varan bir kıyım yapıyorsa, bir Çinli ile bir Uygur'un milli gelirden aldıkları pay arasında uçurum varsa, Uygurlara özerk bölge kurulurken verilen haklar geri alınmaya çalışılıyorsa, Çin, 'bu benim iç meselemdir' diyemez." ZAMAN
KERİM BALCI İSTANBUL
10 Temmuz 2009, Cuma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder