13 Temmuz 2009 Pazartesi

Çin domuzu avda, Uygurlar kuşatılmış durumda; Türkiye ve Dünya ne yapmalı?


Aybars Fırat

Urumçi'de sular durulacak gibi gözükmüyor. Çin bütün haberleşmeyi kestiği için sağlıklı haber alınamıyor. Kısıtlı haberlere göre genç erkekler stadyumlarda toplandı, günlerdir aç susuz bekletiliyor. Stadyumlardaki üstü çıplak ve elleri kelepçeli erkekler, evlerinden dışarı çıkamayan kadın ve çocuklar açlıktan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Çin topyekün Uygurları Doğu Türkistan'dan temizlemeye karar vermiş gözüküyor; Çin'in gençleri ve kızları iç bölgelere gönderip hem eritmek hem de kirli emellerine alet etmek için kullanması yüzünden patlak veren masum bir gösteride, göstericilerin üzerine ateş açılması, sonra da 'Uygurlar masum Çinlileri öldürüyor' diye dünyaya göstermeye çalışması bunun en açık delili. İki üç Uygurun biraraya gelmesinin bile yasak olduğu bir ortamda binlerce kişi biraraya geliyor ve üzerlerine ateş açılıyor. Sonra da kalanlar tutuklanıp, üstleri soyuluyor ve kelepçeli bir şekilde stadyumlara dolduruluyor. Evlerde kalan çaresiz kadın ve çocuklar sokağa çıkma yasağı ve gece baskınları, tecavüzleri ile karşı karşıya. Ordu ve polisten kurtulunsa bile katil sivil çinlilerden kurtulmak müşkil. Sokaklarda rastladıkları ve "domuz" olarak gördükleri Uygurları demir sopalarla ve kaldırım taşlarıyla öldürüyorlar.

Ilımlı Çin web siteleri bile "Bu domuzları temizleyin" "Ne kadar Uygur öldürürseniz o kadar kahramansınız" diyerek Çinlileri Uygurlara karşı kışkırtıyor. Bu yüzden Uygur evleri basılmaya devam ediliyor. Tecavüzlere yenileri ekleniyor.

Türkiye, sorumluların derhal cezalandırılmasını isterken bir şeyi unutuyor: Bu zulüm, soykırım yeni değil. Çin yıllardır soykırım yapıyor ve masum Uygurları idam ediyor. Son 5 Temmuz Soykırımında da Çin, baştan beri olayın müsebbibi olarak Uygurları göstermeye çalıştı. Burnu kanayan kızları katliam mağduru olarak takdim eden Çin, ellerine demir sopalar verdiği, Uygur avına çıkan ve rastladığı Uyguru kafasını parçalayarak öldüren Çinlileri değil, Uygurları sorumlu tutuyor. Hele görüntülere veb sitelerinde yer alan iki Uygur'un öldürülmesi olayı var ki Çinli katillerin nasıl gözü dönmüş olduğunu net bir şekilde gösteriyor. O kadarki katil Çinliler kaldırım taşlarıyla ayağını, belini, kafasını kırarak öldürdükleri Uygur'dan hırslarını alamamışlar, elini de eziyorlar. Bunu hiçbir Türk yapmadı, yapmaz, yapamaz. Ama Ermeni yapar, Sırp yapar, Çinli yapar! Dünya bu zalimliklere kör olduğu müddetçe içinden yeni zalimler yetiştirecek ve sonunu hazırlayacaktır:

http://www.gerceklerimiz.com/uygur-turklerine-soykirim-yapiliyor/

Bu bakımdan olayların faili olarak gösterilecek 1500 civarındaki Uygurun idamı kapıda. Bunların adilce yargılanmaları ise sözkonusu bile değil. Çin çok büyük çaplı bir idam hazırlığı içinde. 5 Temmuz'da üstüne ateş açarak öldürülen Uygurların sayısının binin üzerinde olduğu bağımsız kaynaklarca ifade ediliyor. Çin basını ölü sayısını 184'e yükseltmesine rağmen çoğunluğun Çinli olduğunu söylüyor. Bu tabii ki yalan. Hatta Çinli yetkililer, yüzleri kızarmadan resimleri basına yansıyan toplu haldeki Uygur cesetlerinin bile Çinli olduğunu söyleyebiliyor.

Türkiye Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Dışişleri bakanının uyarılarının Uygurlar lehine sonuç vermesi için bütün Dünya kamuoyunun dikkatlerinin Urumçi'ye, hatta Urumçi'den daha kapalı olan ve çok daha kanlı olayların olduğu Kaşgar'a ve diğer Uygur yerleşim bölgelerine yöneltilmesi gerekiyor. Türkiye, Çin'deki Uygurların, sadece namuslarına yönelik tecavüz davasında olduklarını, insan hakları ihlalllerinin ve adaletsizliklerin ortadan kalkması halinde Çin'e isyan halinde olmayacağını her zeminde açıklamalı. Akil adamlarını derhal Çin'e gönderip, masum Uygurların idamlarının önüne geçmeli. Türkiye Rabia Kadir'den ve ABD'den bağımsız, ezilen Uygurların sesi olmalıdır.
5 Temmuz Soykırımında Türk Basını maalesef iyi bir imtihan verememiştir. Basın bunu telafi etmelidir. Türkiye'deki bütün resmi ve sivil toplum kuruluşları, basın, konuyu sürekli gündemde tutmalıdır. Ne zaman Uygurlar biz artık rahatız derler, o zamana kadar! Ayşe Arman'ın türbanı vb. fuzuli konularla uğraşılmamalıdır. Bu konularla uğraşan basın Türk milletine, Uygurlara ihanet içindedir. Çünkü mevcut durum ve ilgisizlik ancak Çinlilere yeni katliamlar için kapı açmaya yarayacaktır.

Uygar dünya (!) ise söz konusu Müslüman Uygur Türkleri olunca sessizliğini koruyor.

Zulme seyirci kalmak da zulme ortak olmaktır.

Zalim zaten akıttığı kanda boğulacaktır.

(Bunlar da Çinlilerce biraraya toplanmış çaresiz bekletilen yaşlı Uygurlar)

Bu yüzden aşağıdaki haber halâ taze:


Şiddet olaylarının patlak verdiği Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki gerginlik sürüyor. Müslüman Uygur Türkleri ile Han Çinlileri arasında etnik çatışmanın yaşandığı bölgenin başkenti Urumçi'de dün de protesto gösterileri düzenlendi.
AFP'nin bildirdiğine göre, Çinlilerin yaşadığı mahalleleri ayırmak için polisin kordon altına aldığı yerin yakınlarında toplanan Uygurlar, Hanları protesto etti. Göstericilerden biri, önceki gece 300 kadar Han'ın güvenlik kordonunu geçerek evlere saldırdığını ve bir lokantaya zarar verdiğini, 50 yaşındaki bir kişiyi dövdüğünü ve bu yüzden protesto gösterisi düzenlediklerini söyledi. Yeni çatışmalar patlak vermesini önlemek amacıyla, Urumçi sokaklarında binlerce Çinli milis ve polisin konuşlandırıldığı bildirildi. Haberleşme imkanlarının kısıtlandığı bölgeden gelen bilgilere göre, Urumçi'ye 20 bin takviye asker gönderildi. Urumçi'deki BBC muhabiri güvenlik tedbirlerinin son derece sıkı olduğunu ve adeta sıkıyönetim uygulamasını hatırlattığını kaydetti. Bölgede devam eden gerginlik üzerine Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao, dün başlayan G8 Zirvesi için İtalya'ya yaptığı geziyi kısa keserek ülkesine döndü.
Çin Komünist Partisi Urumçi Komitesi Sekreteri Li Cı, hükümetin, olaylarda ölümlerin arkasındaki kişilerin idama mahkûm edilmesine çalışacağını açıkladı.
GÖZALTILAR SONRASI İDAMLAR GELİYOR
Li, dün düzenlediği basın toplantısında cinayetten suçlanan çok sayıda kişinin gözaltına alındığını ve bunların çoğunun öğrenci olduğunu söyledi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Çin Gang, Urumçi'de patlak veren şiddet olaylarına karşı alınan önlemlerin yasal ve haklı olduğunu dile getirirken, Çin'in Ankara Büyükelçiliği'nden yapılan yazılı açıklamada da Sincan'daki durumun normale dönmeye başladığı duyuruldu. Ölenler arasında Uygur Türklerinin yanı sıra Çinlilerin ve polis memurlarının bulunduğu ifade edilerek, "Biz Çin'de soykırım yapmıyoruz." denildi. Açıklamada 5 Temmuz'da başlayan olaylarda 156 kişinin öldüğü, 1080 kişinin yaralandığı bildirildi. Ancak Çin yönetiminin olayları kışkırtmakla suçladığı Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabia Kader, ölü sayısının 1000'i aştığını ileri sürdü. NTV'ye konuşan Kader, "Çünkü yaralılar var. Bu rakam Çin hükümetine göre 800 ve bunlar ölüme terk edilmiş durumda. Ben, 2000-3000 ölü sayısını abartılı bulmuyorum." ifadelerini kullandı. Kader, tutuklanan Uygur Türk'ü sayısının ise 5 bini geçtiğini kaydetti.
Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdulmecit Avşar da bölgeden gelen son haberlerin çok kötü olduğunu belirtti. Avşar, uydu telefonları ile kendilerine ulaşan görgü tanıklarının, önceki gece sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen Çinlilerin, Uygur Türklerinin evlerini basarak katliam gerçekleştirdiğini aktardıklarını kaydetti. Avşar ayrıca Çinli yetkililerin, televizyonlarda sürekli Uygurların barışçıl gösterilerini, Çinlilere yönelik saldırı şeklinde vermeye çalıştığını ve Çin halkını kışkırttığını savundu.

OSMAN EROL PEKİN CİHAN ZAMAN
09 Temmuz 2009, Perşembe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder