17 Temmuz 2009 Cuma

Doğu Türkistan’da ağıtlar yükseliyor.. ÖLÜ SAYISI 192'YE ÇIKTI

Sincan'daki katliamın mimarı Lequan'ın sarfettiği sözler bölgede yıllardır sürdürülen baskı politikasının ne boyutlara ulaştığını gösterdi.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 184 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı katliamın ardından önceki gün yine olaylar çıktı. Çin Devlet Radyosu 2 Uygur Türkünün polis tarafından vurularak öldürüldüğünü duyurdu. 3 Uygur'un Urumçi Kadın ve Çocuk Hastanesi yakınında yoldan geçenlere ateş açtığı, devriye gezen polislerin de bunlara uyarı ateşi açtığı kaydedildi. Uyarı ateşi üzerine dağılmayan grubu dağıtmak isteyen polis ikinci kez rastgele ateş edince 2 kişi hayatını kaybetti. Geçtiğimiz hafta meydana gelen katliamın sorumlusunun ise, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ni yöneten Komunist Parti yetkilisi Wang Lequan'ın olduğu ortaya çıktı. Lequan'ın önceki gün bir televizyon kanalında yaptığı konuşması sırasında “Kafasını kaldıran Uygur Türkünü vurun” dediği öğrenildi.

ISLAH POLİTİKASI

Lequan'ın geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında sarf ettiği sözler, bölgede uyguladığı baskı politikasının katliama dönüşeceğinin sinyalini veriyordu. Lequan konuşması sırasında, Sincan'da bağımsızlık yanlısı direnişçilere karşı 'yeniden ıslah etme' sürecinin başlatılacağını söyleyerek “Başlarını çıkardıklarında hemen vurmalıyız. Saldırmalarını beklemeden hemen vurmalıyız. Bu kış ve önümüzdeki baharda bütün bölgede bağımsızlık hareketlerine karşı yeniden ıslah faaliyetini başlatacağız” şeklinde konuştu.

15 YILDIR BASKI UYGULANIYOR

15 yıldır bölgeyi demir yumrukla yöneten Lequan'ın geçmişteki icraatleri arasında, bölgeye milyonlarca Han Çinliyi yerleştirmek, Uygurca gibi azınlık dillerinin 21. yüzyıla uygun olmadığını savunmak ve ilkokullarda Uygurca'yı yasaklamak, devlet memurlarına namaz kılmayı ve oruç tutmayı yasaklamak gibi katı uygulamalar yer alıyor. Lequan Sican uygur Özerk Bölgesi'nde 15 yıldır bu etnik savaşı sürdürürken, yardımcısı Zhang Qingli de 2005 yılından bu yana Tibet'te etnik baskı uyguluyor.
http://www.erzurumgazetesi.com.tr/default.asp?page=haber&id=30640
Şiddet bitti, kısıtlamalar sürüyor

Türk basınından ilk defa Zaman'ın girdiği Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de halk, günlük yaşamına geri dönmeyeçalışıyor. Ancak olayların gerçekleştiği bazı caddeler hâlâ trafiğe kapalı. Şehirde internet yok. Telefonlardan kısa mesaj yollanamıyor, yurtdışı aramalar engelleniyor. Çin resmî ajansları ise ölü sayısının 184'ten 192'ye çıktığını duyurdu.
Uygur Türklerine yönelik kanlı saldırılara sahne olan Çin'in Uygur Özerk Bölgesi'nde hayat normale dönüyor. Çatışmaların yeniden alevlenmesini engellemek için Urumçi'ye gönderilen binlerce güvenlik gücü ise bölgede göz açtırmıyor. 5 Temmuz'da patlak veren olayların ardından bölgedeki kayıplara ilişkin rakamlar da artıyor. Şinhua ajansı dün ölü sayısının 184'ten 192'ye yükseldiğini aktardı. Yaralı sayısının ise 1680'den 1721'e çıktığı ifade edildi.
Bölgenin merkezi Urumçi'de halk, günlük yaşamını yeniden sürdürmeye başladı. Ancak olayların olduğu bazı caddeler hâlâ trafiğe kapalı. Şehirde internet yok. Sadece yabancı gazetecilerin kaldığı otelin bir odasında internet erişimi mevcut. Telefonlardan kısa mesaj yollanamıyor ve yurtdışı telefonla arama engeli var. Güvenlik önlemleri en üst düzeyde tutuluyor. Sokaklarda çok sayıda güvenlik gücü nöbet tutuyor. Caddelerde askerler ve konvoyları dikkat çekiyor. Uygurca ve Çince yapılan anonslarda, "sakin olunması, olaylara karışılmaması ve şiddetle mücadele etmede görevlilere yardımcı olunması" isteniyor.

ABD VE ALMANYA HEDEFTE

Bölgedeki dengeleri altüst eden şiddet olaylarının kimseye fayda sağlamayacağını belirten yetkililer, bir arada barışçıl yaşama için halkı bilgilendirme yollarına başvuruyor. Yabancı gazetecilerin çoğu da olayların yatışmaya başlaması üzerine Urumçi'den ayrılmaya başladı. Çinli yetkililer, 10 gün önce başlayan şiddet olaylarında ölenlerin çoğunun Han Çinlisi olduğunu savunuyor. Dünya Uygur Kongresi ise çatışmalarda 800'den fazla Uygurlunun öldüğünü ifade ediyor.
Bu arada, kanlı olaylar için "soykırım" nitelemesi yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a tepki gösteren Çin medyası, ABD ve Almanya'nın uzun zamandır aralarında Uygur Özerk Bölgesi'nin bağımsızlığını amaçlayan güçlerin de bulunduğu Çin karşıtı bölücü oluşumlara destek verdiğini iddia ediyor. Haberlere göre, ABD ve Almanya, Çin'in gelişmesini engellemeyi amaçlıyor. Çin Komünist Partisi'nin yayın organı Halkın Günlüğü gazetesinin dünkü sayısında yer alan makalede, 13 Temmuz'da bir konuşma yapan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ian Kelley'in, "Başkanlığını eski iş kadını Uygur asıllı Rabiye Kadir'in yaptığı Dünya Uygur Kongresi, öteden beri ABD National Endowment for Democracy kurumundan yardım alıyor." sözlerinden alıntı yapıldı. Kelley'in, Dünya Uygur Kongresi'nin her yıl adı geçen kuruluştan 200 bin ABD Doları aldığını açıkladığı da kaydedildi. Dünya Uygur Kongresi'nin merkezinin Almanya'nın Münih kentinde bulunduğu hatırlatılan makalede, oluşumun ilk başkanı Erkin Alptekin'in ABD ve Almanya tarafından desteklendiği öne sürüldü. German-foreign-policy.com'un açıklamasına yer veren Halkın Günlüğü gazetesi, ABD ve Almanya'nın Çin'in gelişmesini engellemeyi amaçladığını savundu.
Öte yandan Çin Uluslararası Radyosu'na göre, Pekin'den Uygur Bölgesi'ne 4,599 milyar yuan daha tahsis edilecek. Böylece 2009'da bölgedeki önemli projeler için toplam yaklaşık 13,2 milyar dolar yatırımın gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu miktarın, bölgenin inşa tarihinde bir rekor olduğu belirtilen haberde, söz konusu 170 projenin su işleri, ulaşım, enerji, tarım, ekoloji inşası ve kamu işleri gibi alanları kapsadığı ifade edildi.
ZAMAN
OSMAN EROL URUMÇİ
16 Temmuz 2009, Perşemb

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder