20 Temmuz 2009 Pazartesi

Çin kana doymuyor / Ölü sayısı artıyor, Mesele milliyet değilmiş!


ÖZEL: Sincan Valisi, Türkiye'ye seslendi: Olaylar her yönüyle inceledikten sonra sonuca varılmalı

URUMÇİ (CİHAN) - Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de 5 Temmuz'da meydana gelen Han-Uygur çatışmasında 197 kişinin öldüğü olaylarla ilgili olarak bölgenin valisi Nur Bekri, Cihan Haber Ajansı'na önemli açıklamalarda bulundu.
Yabancı basını kabulünün ardından CİHAN muhabirinin olayların ikili ilişkilere nasıl etki edeceği yönündeki sorularını yanıtlayan Bekri, medyaya ve yetkililere seslendi.
Bekri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çin ziyaretinin son durağı olan Sincan Uygur Özerk Bölgesi temasları sırasında kendisiyle ilişkileri her alanda ileriye götürme konusundaki arzusunu paylaştığını ifade etti. Bekri, iki ülke halkının çıkarından hareketle, ortak çaba harcayarak iki ülke arasındaki ilişkileri sürekli ve sağlıklı geliştirebileceklerini dile getirdi. ''5 Temmuz olaylarına gelince, medya ya da başka şekilde de olsa olayları çok yönlü ele almak gerekir.'' diyen Bekri, böylelikle objektif ve adaletli sonuca varılmış olunacağını dile getirdi.
Bekri, ''Olayların Gül'ün ziyaretinin hemen ardından çıkması, ikili ilişkileri baltalamaya yönelik bir girişim olabilir mi?" sorusuna verdiği cevapta da, bu konuda Çin Dışişleri Bakanlığı'nın söylediklerini desteklediğini kaydetti. Bekri, cevabında, ''Karşılıklı güven olduğu sürece, karşılıklı güveni ve değişik alanlardaki işbirliğini arttırdığımız, ikili ilişkilerin önemini tam kabul ettiğimiz sürece inanıyorum ki hiçbir güç ya da olay iyi ilişkilerimizi bozamayacaktır.'' dedi.
Olaylarda ölenlerden 184'ünün milliyetinin belirlendiğini anlatan Bekri, bunları, 137 Han Çinlisi (111 erkek, 26 bayan), 46 Uygur (45 erkek, 1 bayan) ve 1 Hui (Uygurların dışındaki diğer Müslüman azınlık) olarak sıraladı.
Sincan Valisi Bekri: Olayların ne İslam'la ne de milliyetle ilgisi var

URUMÇİ (CİHAN) - Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de 5 Temmuz'da meydana gelen Han-Uygur çatışmasında 197 kişinin öldüğü olaylarla ilgili olarak bölgenin valisi Nur Bekri, İslam dünyasına seslendi.
Cihan Haber Ajansı, Reuters ve Singapur'da Çince olarak günlük yayımlanan Lianhezaobao Gazetesi'nin muhabirlerine konuşan Bekri, yabancı basında olayların İslam dini ve milliyetle ilişkilendirilmesi üzerine bir açıklama yaptı. Bekri, söz konusu haberlere tepki göstererek, İslam dininin barış dini olduğunu söyledi.
Sabotaj ve şiddet olaylarına karışanların herhangi bir dini ya da her hangi bir milliyeti temsil edemeyeceğini vurgulayan Bekri, olaylardaki şiddeti ortaya koyanların tüm insanlığın düşmanı olduğunu ifade etti. Bekri, ''İnsanlığın çok zor dayanabileceği ve kabul edemeyeceği görüntüler konusunda, zannedersem her vicdan sahibi ve ahlak duygusuna sahip kişiler de bizim gibi düşünecektir diye düşünüyorum.'' şeklinde konuştu.
Bekri, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Tüm Sincan'da din eğitimi veren hiç kimse bu olaylara katılmamıştır. Bu da gösterdi ki bizim Sincan'daki din politikası kabul ve destek görüyor. Bu ayrıca bizim din politikamızın Sincan'daki Müslüman halkın çıkarına ve yararına olduğunu da gösteriyor.''
Nur Bekri, söz konusu olayların ne din, ne de milliyetler arasındaki bir sorun olarak değerlendirilebileceğini dile getirdi.
ÖZEL: Urumçi'deki CİHAN muhabiri Osman Erol'un izlenimleri...

Bazı Uygurlar, olayların yaşandığı yerleri geçici süre terk ediyorlar
Uygurlar, "olaylarda kaç kişi öldü" sorusuna sadece "çok" cevabı veriyorlar
URUMÇİ (CİHAN) - Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de 5 Temmuz'da meydana gelen Han-Uygur çatışmasında 197 kişinin öldüğü açıklanmıştı. Ancak Uygurlar, kaç kişinin öldüğü konusunda farklı düşünüyorlar. Olayların canlı tanıkları, kendilerine kaç kişinin öldüğü sorulduğunda "çok" cevabını veriyorlar.
Şiddet olaylarında Uygurların öfkesinin sokaktaki izlerine rastlıyoruz. Olayların yaşandığı yerlerden Urumçi'deki Saimachang bölgesine gidiyoruz. Trafiğe kapalı tutulan ve askerlerin kontrolündeki caddede yanmış araba ve binalar göze çarpıyor. Buraya girişte ve çıkışta askerler gelen yabancı gazetecileri kaydediyor. Sokaklarda ayrıca hüzünlü yüzler, ayrılmak için bohçalarını toplamış insanlar gözümüze ilişiyor. Buradaki cami kapalı. Cuma namazı için şehirdeki tüm camiler ibadete açılmıştı.
Caddenin ortasındaki pazara ulaşıyoruz. Burası olayların en sıcak yaşandığı yerlerden biri. İnsanlara "olaylar nasıl oldu" diye soruyoruz. Kimse konuşmak istemiyor. Çocuklar kameralarımıza yaklaşıyor. Olayları unutan sadece onlar bu caddede. Gülüyorlar, kendilerince eğleniyorlar.
Mısır kızartan bir yaşlının yanında karpuz satan bu çocuklar bizleri görünce hemen yanımıza geliyor. Et alan sakallı ve Uygur takkesi takan yaşlılar takılıyor objektiflere. "Niye çıktı bu olaylar? Sizden (Uygur) kaç kişi öldü" sorularımıza aldığımız tek cevap "çok" oluyor. Yorum yapmıyorlar.
Pazarın aşağısında Anadolu'nun bir kasabasındaki mahalle çıkıyor karşımıza. Sokak aralarında bir aile başka bir yere eşyalarıyla gidiyor. "Yolculuk nereye?" sorusuna verilen cevap da, "Çocuklarla beraber 2 aylığına Kaşgar'a gidiyorum." oluyor.
Buradaki halkla konuşurken de "kaç kişi öldü sizden" sorumuza yine "çok" cevabı alıyoruz. "Peki, nasıl öldüler?" deyince de çekinerek, "Askerler ateş açtı" diye yanıtlıyor bir grup kalabalık.
Bölge Valisi Nur Bekri de, yabancı gazetecilerin sorularını cevaplarken, askerin olaylara müdahalesi sırasında ateş açtığını ve "sivillere saldıran ve dükkânları yağmalayan 12 silahlı Uyguru, uyarı ikazını dikkate almamaları üzerine vurarak öldürdüğünü" söylemişti.
Bekri, bunlardan üçünün olay yerinde, diğerlerinin de hastaneye kaldırılırken hayatını kaybettiğini ifade etti. Vali Bekri, polisin "büyük itidal" gösterdiğini savunarak, "Yasayla yönetilen her ülkede, kuvvet kullanımı gereklidir. Bu görev polise yasayla verilmiştir." diye konuştu.
Olaylarda ölenlerden 184'ünün milliyetinin belirlendiğini anlatan Bekri, bunları, 137 Han Çinlisi (111 erkek, 26 bayan), 46 Uygur (45 erkek, 1 bayan) ve 1 Hui (Uygurların dışındaki diğer Müslüman azınlık) olarak sıraladı.
Geri dönüşte asker konvoylarından olayların arkasında gösterilen Rabia Kadir aleyhine anonslar yükseliyor, "Ülkemizi sevelim" şarkıları çalınıyor. Askerlerin önünden koşarak geçen çocuklar yaşananları anlamaya çalışıyor. Görünüşe göre korku ve tedirginlik bir süre devam edeceğe benziyor.

Çin polisi 12 Uygur'u vurduğunu itiraf etti

Çin yönetimine bağlı güvenlik güçleri gösteri yapmak isteyen 12 Uygur'u vurarak öldürdü.
Pazar, 19 Temmuz 2009 10:07

Dünya Bülteni /Haber Merkezi
Çin'de son bir aydır patlak veren katliam olayları durmak bilmiyor. Çatışmaların en yoğun olduğu dönemlerde katledilen 197 Uygur'dan sonra bugün yeni katliam haberleri geldi. Çin askerleri gösteri hakkını kullanmak isteyen Uygurların üzerine yine ateş açtı. Alınan ilk bilgilere göre 12 Uygur Türkü daha hayatını kaybetti.
Çin'in resmi haber ajansı Xinhua'nın haberine göre Doğu Türkistan bölgesel hükümetinin sözcüsü Nur Bekri tarafından yapılan açıklamada bölgede çıkan çatışmada polisin uyarı ateşine rağmen gösterilerini sürdüren 12 Uygur'un vurulduğu belirtildi. Nur Bekri, "Polis olay süresince olabildiğince sağduyulu kaldı ancak göstericilerin taşkınlığı nedeniyle sonuç bu oldu" diye konuştu. Öte yandan bölgede internet ağı ile uluslararası telefon ağının kapatılması konusunda da açıklamada bulunan Nur Bekri, göstericilerin bu iletişim sistemlerini kullanarak birbirleriyle haberleştiğini ve hükümetin bu nedenle söz konusu internet ve telefon ağını kapatmak zorunda kaldığını dile getirdi. 5 Temmuz'da Uygur Özerk Bölgesi'nde çıkan çatışmada 197 kişinin ölümü ile sonuçlanmıştı.
YENİ İDDİA : 196 UYGUR İDAM EDİLDİ
Çin Yönetiminin son olaylardan sorumlu tuttuğu 196 Uygur Türk'ünü kurşuna dizdiği öne sürüldü.
Kanal D'nin özel haberine göre, Çin hükümeti oluyların sorumlularının idam edileceğini açıkladı ve o kararını önceki gün uyguladı. Tam 196 Uygur Türk'ü kurşuna dizildi.
Uygur Türkleri'nin nerede idam edildiği bilinmiyor. Cenazelerinin ailelerine verilip verilmediği de belli değil.
http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=83675

Tutuklanan Uygurlardan bir daha haber alınamıyor

Tutuklanan Uygurlardan bir daha haber alınamıyor
Doğu Türkistan'daki katliamlardan sonra başlayan tutuklamalarda götürülen Uygurlardan bir daha haber alınamıyor.
Pazartesi, 20 Temmuz 2009 12:30
Dünya Bülteni / Haber Merkezi Doğu Türkistan'da katliamlar şimdilik durdu ancak yeni bir sorun baş göstermeye başladı. Yeni sorun, Çin güvenlik güçleri tarafından götürülen Uygurlardan bir daha haber alınamaması... Uygur Türklerinin gergin bekleyişi sürüyor. Çinli haber kaynaklarının gerçekleri manipüle ettiğini belirten Uygurlar, en çok güvenlik güçlerinin gençleri tutuklamasından korkuyor. Çünkü götürülen Uygur, bir daha geri dönmüyor. Günde sadece 3 dk. ayırarak 2 beden incelebilirsiniz. Resmi rakamlara göre, en az 197 kişinin öldüğü olaylarla ilgili Uygurlarda korku ve endişe hakim. Sokaklardan Çince ve Uygurca anonslar yükseliyor. Askerlerin yaptığı bu anonslarda, Pekin'in olayların arkasındaki isim olarak gösterdiği Rabia Kadir aleyhine sesler yükseliyor. Duvarlara asılan afişlerde, Çin yönetiminin 'üç kötülük' olarak nitelendirdiği, terörizm, ayrılıkçılık ve aşırı uçlarla mücadele etmek gerektiği belirtiliyor. Söz konusu afişlerdeki "Üç Kötülükle Mücadele Edelim", "Vatanın Birliğini Koruyalım" ve "Etnik Gruplar Arasında Dayanışmayı Koruyalım" yazıları dikkat çekiyor. Camilerin duvarlarına da bu afişler asılmış. Uygurların bilmek istediği bir başka durum da askerler tarafından götürülen binlerce gencin akıbetini öğrenmek. Söylediklerine göre gidenler bir daha geri gelmiyor. Akıbetleri de meçhul.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder