16 Temmuz 2009 Perşembe

Doğu Türkistan'ın önemi...

FİKRET ERTAN
f.ertan@zaman.com.tr

Dünyada önemli stratejik bölgeler var. Bunlardan bazıları geçmişte önemliydi; özellikle Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle 20 yıl kadar önce bunlardan bazıları önemlerini kaybederlerken değişen jeopolitik durum sebebiyle son yıllarda ortaya yeni önem kazanan bölgeler çıktı.
Pakistan sınırındaki FATA mesela bunlardan birisi. Burası Afganistan'a komşu olması ve hâlâ devam eden Taliban tehdidi ve El Kaide varlığı sebebiyle daha uzun yıllar önemli bir stratejik bölge olmaya devam edecek ve burada alınacak sonuçların da dünya çapında etkileri olacak.
Bugünlerde gündemde olan Doğu Türkistan ya da Çin'in özerk Uygur bölgesi de son 15 yılda stratejik önem kazanan bölgelerden birisi elbette. Esasen haritaya şöyle bir bakmak bile burasının ne kadar önemli kilit bölge olduğunu açıkça gösteriyor.
Batısı Çin, doğusu Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan (Vakhan Koridoru) kuzeyi Moğolistan ve Rusya, güneyi Pakistan ve Hindistan ile çevrili Doğu Türkistan bu saydığım ülkelerle ortak sınırlara sahip. Pakistan-Hindistan bağlamında Keşmir'de hem Pakistan kontrolü altındaki Azat Keşmir ve hem de Hindistan kontrolü altındaki Keşmir'in öteki kesimiyle de ortak sınırları var. Ayrıca 1950 yılından bu yana Çin işgali altında bulunan Tibet ile de sınırdaş.
Çin'in toplam yüzölçümünün altıda biri kadar çok geniş bir coğrafi alana sahip Doğu Türkistan tabii kaynaklar bakımından da son derece zengin. Özellikle petrol, doğalgaz, kıymetli madenler (150 civarında maden çeşidi olduğu söyleniyor) ve kömür bakımından bu bölge son yıllarda Çin'i besleyen çok önemli bir kaynak olarak da ortaya çıkmış bulunuyor.
Bu bağlamda mesela Çin Milli Petrol Şirketi'ne (CNPC) göre, bölge bugün 17,4 trilyon metreküp ispatlanmış doğalgaz rezervlerine sahip. Ham petrol bakımından, yine bazı Çin kaynaklarına göre bölge, Çin'in toplam ham petrol rezervlerinin yüzde 25'ini barındırıyor. Bugünkü ham petrol üretimi bakımından ise bölge, Çin'in toplam üretiminin yaklaşık yedide birini gerçekleştiriyor. Kömürde de bölge hatırı sayılır rezervlere sahip. Söylenenlere göre, bölgede Çin'in toplam kömür rezervlerinin beşte ikisi mevcut.
Esasen Çin son 15 yıldır çeşitli politikalarla bölge kaynaklarını geliştirmeye çalışıyor. Madencilikten yeni yol inşaatlarına, yeni boru hatlarından nüfus dengesini bilinçli olarak değiştirmeye kadar pek çok politika uyguluyor. Bu bapta mesela en çok doğalgaz hatlarının inşası ve bunların Çin'in geriye kalan kısmıyla bütünleşmesi için olağanüstü gayret sarf ediyor. Bölgeyi Çin'in öteki ucundaki Şanghay ile birleştiren Batı-Doğu doğalgaz hattı bunların en önemlisi sayılır.
Doğu Türkistan'ın Tarım Havzası'ndan başlayıp 4.000 küsur kilometre kat edip Çin'in öteki ucuna uzan bu hat 2005 yılında devreye sokulmuştu. Başlangıçta yılda 12 milyar metreküp kapasiteye sahip bu hattın önümüzdeki dönemde yılda 17 milyar metreküp kapasiteye ulaştırılması planlanıyor. Bu hatta paralel başka bir hattın yapımına geçen yıl başlanmıştı. Bölgenin kuzeybatısından başlayıp 9.000 kilometre kat edecek olan bu hat, Batı-Doğu hattına Gansu'da bağlanacak ve daha sonra ayrılarak Guangzu'ya kadar gidecek.
Bu hatlara ek olarak bir de Türkmen gazını Özbekistan-Kazakistan üzerinden Doğu Türkistan'a taşıyacak önemli bir hat daha var. Bu hattın Özbek ve Kazak bölümlerinin yakında bitmesi ve bölgeye ulaşması bekleniyor. Ayrıca, Çin'in Trans-Afgan hattı projesi ile yakından ilgilendiği, bu projeye katılıp katılmayacağı hakkında kesin vermeyen Hindistan'ın yerini almaya hazır olduğu da çoktandır biliniyor.
Bütün bunlardan Çin yönetiminin Doğu Türkistan'a ne kadar önem verdiği kendiliğinden zaten kolayca anlaşılıyor. Esasen bu önem de bölgenin hem Çin'in artan enerji ve maden ihtiyacını karşılaması hususundan ve hem de bölgenin Çin'in Orta Asya'ya açılma, burada nüfuz kazanma politikalarına esas teşkil etmesi hususundan kaynaklanıyor.
Bazı özelliklerini kısaca anlattığım bölge, Çin bakımından işte böylesine önemli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder