20 Temmuz 2009 Pazartesi

Gözaltına alınan Uygurlar, bir daha geri dönmüyor

OSMAN EROL'UN/URUMÇİ (CİHAN) - Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de 5 Temmuz'da patlak veren Han-Uygur çatışmasının ardından kentte durum kontrol altına alındı. Ancak Uygur Türklerinin gergin bekleyişi sürüyor. Çinli haber kaynaklarının gerçekleri manipüle ettiğini belirten Uygurlar, en çok güvenlik güçlerinin gençleri tutuklamasından korkuyor. Çünkü götürülen Uygur, bir daha geri dönmüyor.
Resmi rakamlara göre, en az 197 kişinin öldüğü olaylarla ilgili Uygurlarda korku ve endişe hakim.
Sokaklardan Çince ve Uygurca anonslar yükseliyor. Askerlerin yaptığı bu anonslarda, Pekin'in olayların arkasındaki isim olarak gösterdiği Rabia Kadir aleyhine sesler yükseliyor. Duvarlara asılan afişlerde, Çin yönetiminin 'üç kötülük' olarak nitelendirdiği, terörizm, ayrılıkçılık ve aşırı uçlarla mücadele etmek gerektiği belirtiliyor. Söz konusu afişlerdeki "Üç Kötülükle Mücadele Edelim", "Vatanın Birliğini Koruyalım" ve "Etnik Gruplar Arasında Dayanışmayı Koruyalım" yazıları dikkat çekiyor. Camilerin duvarlarına da bu afişler asılmış.
Uygur Türklerinin çocukları, kanlı olayları unutmuşçasına sokaklarda oyun oynuyorlar. Hayat normale dönmeye başlıyor burada. Tek endişe, polis ve askerlerin her an gelip, birilerini götürmesi. Uygur Türklerinin bilmek istediği bir başka durum da askerler tarafından götürülen binlerce gencin akıbetini öğrenmek. Söylediklerine göre gidenler bir daha geri gelmiyor. Akıbetleri de meçhul.
Yaralarını sarmaya çalışan Uygur Türkleri, Çin medyasında hep Uygurların verdiği zararlar ile öldürülen Han Çinlilerinin gösterilmesinden yakınıyor. İsimlerinin yayımlanmasını istemeyen Uygurlar, CİHAN'a verdiklerindeki demeçlerde, "Asıl zayiat bizde. Binlercesi öldü bizden. Askerler taradı evlerimizi. Kalabalığa ateş açtılar. Neden bizlere verilen zarar ve öldürdükleri Uygurlarla ilgili en ufak bir haber yapılmıyor medyada? Sürekli Rabia Kadir yaptı diyorlar. Bu olayları Kadir organize etseydi, saldırılar taş ve bıçakla olmazdı. Bomba ve silahlarla olurdu. Zayiat da daha fazla olurdu. Bu olaylar, Çin'in bize yıllardır yaptığı kötü uygulamalarının dışa vurmasıdır. İnsanlar öfkelerini yansıttı." diyorlar.
Urumçi'deki taksi şoförlüğü yapan bir Han Çinlisi de, "Olaylar nasıl oldu, Uygurlara nasıl bakıyorsunuz?" şeklindeki sorumuza, "Ben de anlayamadım nasıl oldu. Eskiden burada yerleşmiş Hanlarla Uygurlar arasında sorun yoktu. Tepki, yeni gelenlere..." şeklinde yanıt veriyor.
"ÇİN LİDERLERİ OLANLARI BİLİYORLAR MI?"
Urumçi sakinlerinden bir Uygur, "Bizim Çinlilerle bir sorunumuz yok. Sorunumuz halkla değil, bize uygulanan kötü politikalarla" diyor. Başına bir iş gelir korkusuyla kameraya konuşmak ve kayıt altına alınmak istemiyor.
Bir başka Uygur da, "Başbakanımız Wen Jiabao, acaba burada yaşananları biliyor mu? Devlet Başkanımız Hu Jintao'nun, gerçekten burada olup bitenlerden haberi var mı? Biz onlara güveniyoruz. Gelip bizleri görüp, yaşadıklarımızı dinleyebilecekler mi acaba? Sincan'ın Komünist Parti Sekreteri Wang Le Quan'in bizlere yaptıklarını keşke bilselerdi" diye seslerini duyurmaya çalışıyor.
Caddelerde ilerlerken, olayların başladığı Nanmen bölgesine geliyoruz. Trafiğe kapalı bu cadde de eski günlerini arıyor. 3 Uygur'un, Çin polisinin açtığı ateş sonucu öldüğü Ak Cami'ye geliyoruz. Bu cami açık tutuluyor. Her yerinde güvenlik kameraları var. Havadan askeri helikopterler geçiyor. Caddenin hemen her yerinde bulunan silahlı askerler, uzaktan bile olsa kameramızı görünce "Askerleri çekmeyin!" uyarısını yapıyor. Şehrin her yerinde olduğu gibi, caminin yanındaki duvarlarda da Wang Lequan'in olaylarla ilgili yaptığı televizyon konuşmasının gazete sayfalarında Çince ve Uygurca nüshaları asılmış.
Bu caddedeki elbise pazarına varıyoruz. İçeri girdiğimizde, her şeyden habersiz uyuyan bir Uygur bebeği takılıyor objektifimize. "İşler nasıl?" diye sorduğumuzda esnafın cevabı, "Nasıl olsun ki? 7 Temmuz'da askerler burayı bastı. Herkesin kollarını bağlayarak karakola götürdü. Hiçbir şey sormadan bizleri dövdüler. 24 saat sonra da bizi bıraktılar" oluyor. Devriye gezen polis grupları, özellikle Hanların yaşadıkları yerlerde gördükleri Uygurları durdurup kimliklerine bakıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder