21 Temmuz 2009 Salı

Tüyler ürperten iddia


Perşembe, 16 Temmuz 2009 16:04

Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Turfan bölgesinde doğan, Turfan'da halen kardeşleri ve akrabaları bulunan Prof. Dr. Alimcan İnayet, Urumçi'de olayların çıktığı gün, Çin askerlerinin, göstericileri bir sokağa sıkıştırarak, akşam saat 21.00'de elektrikleri kestiğini ve kurşuna dizdiğini iddia etti
Urumçi'de yaşanan olayların birkaç günlük bir süreç olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. İnayet, "Bu, Çin hakimiyetinin bölgede 60 yıldır uyguladığı planlı, sistematik asimilasyon politikasının sonucudur" dedi. Prof. Dr. İnayet, olayların çıktığını tatildeyken, yakınları aracılığıyla duyduğunu anlatarak, tatilini yarıda kestiğini, olayları internet ve bölgeyle irtibat kurabilen arkadaşları aracılığıyla takip etmeye çalıştığını söyledi. Turfan'daki akrabalarına, kardeşlerine ve Urumçi'deki arkadaşlarına telefon ve internet bağlantılarının kesilmesi nedeniyle ulaşamadığını ifade eden Prof. Dr. İnayet, şunları kaydetti: "Onlarla bağlantı kurup sağlık durumlarına ilişkin haber alamı yorum. Çok merak ediyorum. Vahşice bir olay. Bu olayda Türk halkını yanımızda bulduk, bu da bizi sevindirdi. Çin yönetiminin uyguladığı sansür politikası nedeniyle olayların gerçek nedenleri ve boyutları yansıtılamıyor. Şu ana kadar dış basına yansıtılan görüntüler, orada yaşanan olayların ancak yüzde 10'unu yansıtabilir. Olay gizlenmiş durumda. Uygur-Amerikan Derneği üyelerinden bölgeye ulaşabilenler, internetteki tartışma platformunda olayları anlatıyor. Oradan aldığım bilgiye gö re, olay günü Çin askerleri, göstericileri bir sokağa sıkıştırmış ve akşam saat 21.00'de elektrikler kesilerek göstericiler kurşuna dizilmiş. Ortalık o gece temizlenmiş ve hiçbir şey olmamış gibi davranmışlar. O gece pek çok Uygur Türkü yakalanarak, bilinmeyen yerlere götürülmüş. Onların akıbeti belli değil, ne olduğu meçhul. Daha sonra Urumçi'de gösteri organize eden kadınlar da yakalanıp götürülen çocukların analarıdır." Prof. Dr. İnayet, basında görülen görüntülerin bazılarının Çin basının verdiği görüntüler olduğunu vurgulayarak "Orada bağımsız bir medya, basın özgürlüğü yok. Yabancı gazetecilerin pek çoğu bölgeden uzaklaştırılmış. Çinlilerin verdiği rakamlar doğruyu yansıtmıyor. 184 ölü deniyor ama gerçeklerin bu rakamların çok üzerinde olduğunu biliyoruz. Daha önceki olaylarda da rakamları yanlış söylemişlerdi" diye konuştu. Gerçek anlamda haber alınamadığını savunan Prof.Dr. İnayet, "Dünya kamuoyundan oradaki olayların gerçek anlamda araştırılması için bir heyet gönderilmesini ve oradaki olup bitenlerin objektif bir şekilde dünyaya yansıtılması için girişimde bulunulmasını talep ettiklerini" belirtti. Prof. Dr. İnayet, Çin Komünist Partisi'nin Urumçi İl Başkanı nın "yakalananların idam edileceği" şeklinde açıklaması olduğunu hatırlatarak, "Bu ise Çin'de hukukun olmadığını gösterir. Bu hakim, yargı, savcı değil, ama insanları idam etme yetkisi var. Yani Çin'de hukuk yok. Hukukun olmadığı yerde bu tür olaylar patlak verebilir. Yakalananlar evrensel hukuk kurallarına göre yargılanmalı" diye konuştu. Olayların tekrar yaşanmaması için ne yapılması gerektiğinin düşünülmesi gerektiğini ifade eden Prof.Dr. İnayet, şöyle devam etti: "Olayların tekrar yaşanmaması için Çin yönetimi Doğu Türkistan Uygur halkını asimile etme politikasından derhal vazgeçmelidir. Bunun göstergesi olarak bölgede bozulan nüfus dengesini düzeltmeli, Uygurlara kendi vatanında insanca yaşama hakkı tanımalıdır. Bir de Çin Anayasası'nın verdiği, özerklik, hak ve yetkiler tam olarak uygulamaya konulmalıdır. Bu olmadığı takdirde iki toplumun bundan sonra bir arada yaşama şansı bitmiştir. Bu olay en ufak nedenle tekrar patlak verebilir. Bir an evvel Çin yönetimi radikal kararlar almalı." Pekin Millet Üniversitesi'nde okuduğunu, Çin'de azınlıkların işlerine bakan bakanlık düzeyindeki Milli İşler Komitesinde görev aldığını anlatan Prof. Dr. İnayet, Türkiye'ye yerleşmesinin nedenini şu sözlerle anlattı: "Burada kaldım çünkü burada daha özgür araştırma yapabilme imkanı buldum. Oradaki araştırmalarda bilim sahasında pek çok engel var. Bilim adamları özgür değil. Bilimsel çalışmalar da Çin yönetiminin, Komünist Partisi'nin ideolojisini yansıtmak durumdaydık. Her şey, tüm bilimsel çalışmalar yanlıdır. Mesela Uygurlara 'Türk' demek yasak. Sincan'a 'Doğu Türkistan' demek yasak. Ama bilimsel çalışmalarda bunlar kullanılması gereken kelimelerdi. Böyle bir baskıdan, özgür olamamaktan dolayı Türkiye'de kalmayı tercih ettim."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder