10 Temmuz 2009 Cuma

Çin’in “5 Temmuz Katliamı” ve Türkiye Kamuoyundan Taleplerimiz

Mehmet Emin BATUR
07.07.2009

Ezeli ve ebedi Türk yurdu olan Doğu Türkistan 1949 yılından beri Çin işgali altında bulunuyor. Çinliler atalarının vasiyetlerine uyarak Doğu Türkistan’ı işgal etikten sonra 60 yıldır gizli ve aleni soy kırımlarla, yürüttükleri asimilasyon politikalarıyla, Doğu Türkistan’a sürekli olarak Çinli göçmen getirerek yerleştirme uygulamaları ve ekonomik sömürü yolu ile Doğu Türkistan’ı tamamen yutup yok etmek istemektedirler.
Haziran ayı içerisinde Divan-ı lügat-it Türk’ün müellifi olan Kaşgarlı Mahmut’un memleketi Kaşgar’ı çok katlı binalar yaparak Çinli göçmen getirip yerleştirebilmek maksadıyla dozerlerle yıkarak yerle bir etmeye başlamış olması Çinlilerin tam anlamı ile Türk-İslam medeniyeti düşmanı olduğunun açık bir göstergesidir.
Çinli işgalcilerin Doğu Türkistan Türklerine yönelik olarak uygulaya geldikleri soykırım, sürgün, sömürü, ırki aşağılama, dini ve kültürel özgürlüklerin gasp edilmesi… Gibi insanlık dışı baskı ve yıldırma girişimlerine karşı Doğu Türkistan Türkleri de yarım asırdır bütün güçleri ile direnmekte, karşı koymakta, var olma ve bağımsızlıklarını tekrar elde etme mücadelelerini sürdürmektedirler.
Çinlilerin son yıllarda “İş gücü fazlasını başka memleketlere yönlendirme” adını verdikleri insanlık dışı zorbalıklarından biri de yoksul Türk çiftçilerinin özellikle de kız çocuklarını Çin’in içeri bölgelerine tehditle ve zor kullanarak sözde çalışmaya götürme uygulamalarıdır. Bunun sonucunda yüz binlerce Türk kızlarının Çin’in kalabalık nüfusu içerisinde heder olup gitmekte olduğu ile ilgili haberler alıyoruz.
26 Haziran 2009 günü Çin’deki Guang Dong eyaletinin Şaoguan şehrinde Doğu Türkistanlı gençlerin ve kızlarında köle gibi çalıştırıldıkları bir oyuncak fabrikasında, daha önceden planlanmış olduğu anlaşılan bir şekilde Doğu Türkistanlı işçilerin kaldıkları yatakhanelere vahşice saldıran binlerce Çinli iki Uygur Türk’ünü katletmişler, yüzlercesini de yaralamışlardır.
Çin’in Guang Dong eyaletinin Şaoguan şehrinde Uygur Türklerine karşı uygulanan vahşi saldırıları Protesto etmek ve öldürülen Uygur Türklerinin katillerinin bir an önce ortaya çıkartılması istemi ile 05.06.2009 Pazar günü Ürümçi’de Üniversite öğrencileri bir protesto eylemi yapmışlardır. Kalabalığın üzerine Çin Polis ve askerlerinin yaylım ateşi açması sonucunda da ilk belirlemelere göre 140’ın üzerinde kişi hayatını kaybetmiştir. Bu rakamlar kesinlikle doğru rakamlar olmayıp, asıl rakamların 500’ün üzerinde olduğu yolunda haberler almaktayız. Türkiye ve dünya medyası sadece İşgalci Çin devletinin verdiği rakamları tekrar etmekle yetinmektedir. Doğu Türkistan’dan alınan son bilgilere göre olayın başka vilayetlere de sıçramakta olması söz konusudur. Bundan korkan işgalci Çin hükümeti Ürümçi’de olağan üstü hal ilan etmiş bulunuyor. Bu günlerde olduğu gibi Doğu Türkistan’da yüzlerce, binlerce Türk’ün katledilmesi hadisesi ne ilktir, ne de son olacaktır. Çünkü 1949 yılından bu yana işgal altında olmayı asla kabul etmeyen Doğu Türkistan Türkleri büyüklü küçüklü olmak üzere 1000’e yakın milli ayaklanma gerçekleştirmişler ve her defasında çok kanlı şekilde bastırılmalarına rağmen asla bağımsızlık fikrinden vazgeçmemişlerdir. Çin işgali ve Çin zulmü devam ettikçe de Doğu Türkistan Türklerinin yüreğindeki özgürlük ateşi asla sönmeyecektir…
1- Bize göre, İlk olarak Şaoguan olayının Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanının Çin’de resmi bir ziyaret için bulunduğu bir sırada meydana gelmiş olmasının anlamı, Çin ile Türkiye arasında yapıldığı söylenen terörle mücadele anlaşmasının Çinlileri cesaretlendirmiş olması ihtimalidir. Oysaki Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için mücadele eden Doğu Türkistan Türklerinin hemen hepsi Çin için birer “terörist”tir ve bu “terörist”lerden Türkiye’de binlerce vardır. Peki, Türkiye’nin Çin’de kaç teröristi vardır?
2- Cumhurbaşkanı Gül’ü neden adeta ortaçağ dönemini yaşamaya mahkûm ettikleri Doğu Türkistan’ın Kaşgar, Hoten veya Gulca vilayetlerine değil de, devamlı Çinli göçmen getirip yerleştirilmesi sonucunda Çinli nüfusun neredeyse % 90 civarına ulaştığı ve işgalci Çin devletinin kendi nüfusuna hizmet etmek amacı ile her türlü mamurlaşmayı sağlamaya çalıştığı Ürümçi’ye götürmüşlerdir?
3- Doğu Türkistan Türklerinin, katliama uğrayacaklarını kesin olarak bildikleri halde ortaya koydukları son demokratik eylemleri, deyim yerindeyse “Dağın fare doğurmuş” olduğunu görerek “Bunca yıldır boş yere beklemişiz. Artık daha fazla sabretmeye ve beklemeye gerek kalmadı” düşüncesine kapılmış olmaları olabilir.
4-Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en üst organı olan TBMM, Çin işgalcilerinin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Çin’e yaptığı ziyareti kendisinin çirkin ve insanlık dışı emellerine ulaşabilmek için fırsata dönüştürmek istemesine asla izin vermemeli, Türkiye’deki Çin elçiliği vasıtası ile Çin’e ciddi bir uyarıda bulunmalıdır.
Çin, Doğu Türkistan’daki insanlık dışı katliam, sürgün, ırki aşağılama ve asimilasyon gibi uygulamalarını derhal durdurmadığı takdirde Çin mallarının Türkiye’ye girişine asla izin verilmeyeceği konusunda uyarılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk dünyasının en köklü devlet geleneğine sahip Türk devleti olması sebebiyle Kaşgar’ın yok edilmekte olmasının derhal durdurulmasını istemelidir.
5-Gerek Çin’in katil işçileri tarafından olsun ve gerekse de işgalci Çin devleti eli ile olsun Doğu Türkistan Türklerine yöneltilen her türlü kanlı saldırıların kayıtsız, şartsız derhal sona erdirilmemesi durumunda Çin ile olan bütün ilişkilerin süresiz olarak askıya alınacağı bildirilmelidir…
Görülecektir ki, Türkiye-Çin arasında tek taraflı fedakârlıklarla “devede kulak” misali sürdürülen ticaretin durdurulmasından ve “terörle müşterek mücadele” sözleşmesinin askıya alınmasından dolayı kayba uğrayan taraf sadece ve sadece Çin olacaktır…
6-Doğu Türkistan Davasını Uluslararası Platformlara Taşımak mecburiyetinde olan tek devletin Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu düşüncesi ile bu hususta ciddi ve sonuç getirici adımlar atılmasını istiyor ve bekliyoruz.
Doğu Türkistan Türkleri olarak Türk milletine her zaman yaptığımız şu çağrımızı bir defa daha tekrar ediyoruz: Hükümetler gelip geçicidir ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti ebediyen yaşayacaktır. Türk milleti dünyanın hangi ücra köşesinde hangi şartlarda yaşıyor olursa olsun kan, can, din, dil, örf-adet, gelenek ve görenekleri ile kardeştirler. Bu sözde değil özde kardeşlik sonsuza kadar devam etsin istiyoruz. Bu sebeple bu güne kadar Doğu Türkistan Türkleri olarak Türkiye Türklerine hep güvendik. Hükümetlerden beklediğimizi bulamadığımız dönemlerde Türk Halkının bizlere olan yaklaşımı bizler için teselli ve ümit kaynağı oldu.
Şu anda Doğu Türkistan’daki Türkler çok zor ve tehlikeli bir dönemin içinde bulunuyorlar. Türkiye Türkleri olarak hükümetin ve yüce meclisin Doğu Türkistan konusunda Çin’e karşı gerekli siyasi, ekonomik ve diplomatik girişimlerde bulunması için oylarınızla seçtiğiniz bütün parlamenterlere çok ciddi biçimde siyasi baskı uygulamanızı Türklük, İslamiyet ve insanlık adına bir defa daha talep ediyoruz!
http://www.hurgokbayrak.com/yeni_sayfa_383.htm#Çin’in%20“5%20Temmuz%20Katliamı”%20ve

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder