13 Temmuz 2009 Pazartesi

Dünya Vahşeti Seyrediyor / Uygurlar, Batı'nın 'cılız' tavrına tepkili

Fikret BİLA

Dünya, Urumçi’deki vahşeti seyrediyor. Çin resmi kaynakları ölü sayısının 180’e ulaştığını açıklıyor ama bölgesel kaynaklar sayının çok daha fazla olduğunu bildiriyorlar. Sadece cep telefonlarından gelen görüntüler bile olayın vahşet boyutlarında olduğunu gösteriyor. Çin’in aldığı güvenlik önlemleri ise vahşeti durdurmaktan çok Uygurların elini bağlayıp Han Çinlilerinin “Uygur avı”na çıkmalarına kolaylık sağlıyor gibi…Dünya suskunDünya, Uygurlara uygulanan vahşet karşısında suskun. Ne G-8 zirvesinden insani bir ses geldi ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden “Ne oluyor?” sorusu. Büyük devletlerin hiçbiri Çin’i karşısına almak istemiyor. Konu Uygurlar olunca, insan haklarından söz eden de yok. Oysa Tibet için dünya ayağa kalkmıştı.Çin, “Bu benim iç işimdir” diyerek işin içinden sıyrılıyor. Hiç kimse de, “iç işlerimiz” demek, hiçbir devlete insan haklarını hiçe sayıp yargısız infazlarla terör estirme hakkı vermez, demiyor. Hatta aynı yöntemi kullanan veya kullanmayı planlayan devletler, “Çin’in iç işidir, karışmayın” mesajları veriyorlar. Örneğin Rusya, “Çin’e karışmayın” dedi. Çünkü, benzeri sorunları benzeri yöntemlerle çözmeye yönelen Rusya “kendi işine” de karışılmasını istemiyor.Ne ABD’den ne de Avrupa Birliği’nden (AB) dişe dokunur bir tepki geldi. ABD’nin Çin’e giderek daha fazla bağımlı hale gelen finansal sorunları, AB’nin lokomotif ülkelerinin Çin’le olan ekonomik ilişkileri, Çin’in ulaştığı ekonomik ve askeri güç, Pekin’in istediği gibi at oynatmasını sağlıyor.Çıkar ve güçUygur olayı da gösterdi ki, dünyanın yere göğe koyamadığı, “insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü” gibi değerler sadece bazı ülkeler ve bazı durumlar için geçerli, her toplum için değil…Yine Uygurlara uygulanan vahşet gösterdi ki, uluslararası ilişkileri, insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü değil, ulusal çıkar ve güç belirliyor. Hiçbir ülke insan hakları için ulusal çıkarlarını riske atmayı göze almıyor. Önce çıkarını gözetiyor. Her zaman güçlüden yana tavır alıyor.Yine Uygur olayında görüyoruz ki, haklı olmak yetmiyor, güçlü olmak da gerekiyor.Dış politika gerçekleriDış politika duygularla, inanç birliğiyle yürümüyor. Türkiye, Erbakan’ın ve Erdoğan’ın iktidar dönemlerinde İslam dünyasıyla daha fazla yakınlaşmak, dış politikasını bu eksene oturtmak için büyük çaba gösterdi.Erbakan döneminde Libya’da yaşanan skandalı gördük. “Kardeş Kaddafi” Türkiye’ye en ağır sözleri Başbakan Erbakan’ın yanında söyledi.Arap Ligi’nde “kahraman” konumuna geldiğini sandığımız Erdoğan, Filistin’e Arap ülkelerinden daha fazla sahip çıktı. İsrail’e karşı Arap ülkelerinden çok daha sivri bir dil kullandı, sert tavır gösterdi. Ama Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, “Rum tezlerini destekliyoruz”, diyerek karşılık verdi. Mısır, “Türkiye Arapların işine karışmasın” mesajları yolladı.Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerini göz ardı edip Arap dünyasına koşturan Ankara, Araplardan kazık yemeye devam ediyor. Türkiye’nin sahip çıktığı davaların hiçbirine Arap dünyası sahip çıkmıyor.Türkiye ile Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri işbirliği ve dayanışmayı artırmalı.
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1116708&AuthorID=61&Date=12.07.2009&ver=63
------------
İran'da cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında sokaklara dökülen muhaliflerin bastırılmasını sert bir şekilde kınayan Batı'nın Sincan'daki şiddet olayları karşısındaki tavrı tepki çekiyor.
Dünyadaki insan hakları ihlalleri ile yakından ilgilenmesi ile bilinen Avrupa Birliği, resmi rakamlara göre 150'den fazla kişinin hayatını kaybettiği, binden fazla kişinin yaralandığı olayları "esefle" karşılamakla yetindi. ABD de konuya ilişkin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki etnik çatışmalardan 'derin endişe' duyduğunu kaydetti. Rusya ise Urumçi'deki şiddet olaylarının Çin'in "iç işleriyle" ilgili konu olduğunu açıkladı. İngiliz Independent gazetesine Batı'nın bu cılız tavrını eleştiren bir yazı yazan Washington'da Uygur Türklerinin hakları için çalışan avukat Nuri Türkel, "Batılı liderler niçin Uygurları yüzüstü bıraktı?" diye sordu. Türkel, "Batılı liderler, İran'da ulusal çıkarları tehlikede olduğunda, baskıcı bir rejimin eylemlerini kınama şansını kaçırmadılar. Fakat Çin'de, ulusal çıkar hesapları insan haklarının değerine ağır bastı. Devlet adamlarının düşüncelerini açıkça söylemelerini bekledik, bizi yüzüstü bıraktılar." ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE'DEKİ ÇİNLİLERİN KATLİAMA TEPKİSİ

ANKARA (CİHAN) - Ankara'nın Nallıhan ilçesine bağlı Çayırhan beldesindeki maden ocağında çalışan Çinli işçiler, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan olayları kınadı.
Ciner Grubu'na ait Park Holding Eti Trona Maden İşletmeleri'nde çalışan yaklaşık 700 işçi, Çin'in Sincan bölgesinde yaşanan olayları endişeyle izliyor. Gelişmeleri internet, telefon ve uydu kanalları aracılığıyla takip eden Çinliler, Çayırhan'da sağlanan kardeşliğin Çin'de de sağlanmasını arzu ediyor.
''Sincan'da Müslümanlara yönelik saldırılara son verilmeli.'' diyen Çinliler, Türkiye'de huzur içinde yaşadıklarını ifade ederek, Sincan'daki hadiseleri endişeyle izlediklerini dile getirdi.
Çinli işçi Jea Yank, Uygurların öldürülmesini kınadıklarını belirterek, ''Sincan'da Müslümanlara eziyet yapılıyor. Buna bir an evvel son verilmeli.'' diye konuştu. Jea Yank, ''Müslümanların öldürülmesini kınıyorum. Orada Müslümanlara eziyet yapılıyor. Buna bir an evvel son verilmeli. Saldırılar bitmeli." şeklinde konuştu.
Başka bir Çinli Zhao Wenke ise, ''Biz nasıl burada Müslüman Türklerle kardeşçe yaşıyorsak orada da kardeşlik sağlanmalı. Sükunet hakim olmalı.'' ifadesini kullandı.

UYGUR TÜRKLERİ KATLEDİLİYOR, DÜNYA SEYREDİYOR
Dünya - 08.07.2009 - 13:30

Söz konusu çıkarlar olunca insan hakları yok sayılabiliyor.
Bunun en son örneğini Doğu Türkistan’da Uygur Türklerinin maruz kaldığı vahşette görüyoruz.
Vahşetin boyutlarının katliamı aştığı her gün yeni ulaşan
görsellerle daha çok gün ışığına çıkıyor. Urumçi sokakları insan cesetleriyle dolu… Akan kan cadde kenarlarında küçük derecikler oluşturmuş… Bu abartı değil… Fotoğraflara bakın… İnsanların
yüzlerine bakın… Çaresiz; bezgin Uygur kadını “bizden kurtulmak için hepimizi öldürün” diye haykırıyor. Bu merkezi Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da uyguladığı baskı ve yok etme politikasının özeti değil midir?
Bunlar yetmezmiş gibi Çin ordusu Urumçi sokaklarında gövde gösterisi yapıyor. Kime karşı… Tabii ki Uygur Türklerine… Çin Yönetimi işi
daha da sağlama alabilmek için, olaylarla ilgisi olanları idam
edeceğini duyuruyor. Yapar mı? Yapar. Daha önce defalarca yapmıştı çünki… Böylece katlettiği binlerce kişiye (NTV 08.07.2009- 14.00
haber bültenine Urumçi’den canlı katılan görgü tanığının ifadesine
göre) ek olarak yargılamadan idama mahkum ettiği bilinçli Uygur Türklerini de aradan çıkaracak…
Uygurlar katlediliyor, yine onlar gözaltına alınıyor. Gözaltına alınan mağdurların serbest bırakılacağı dedikodusu çıkarılıp, yeni katliamlar tezgahlanıyor. Han Sülalesine mensup Çin katiller
ellerinde sopa, demir çubuk ve palalarla Urumçi, Kaşgar sokaklarında Türk avına çıkabiliyor. İnsan avcıları caddelerde öfkeyle yürürken güvenlik kuvvetlerinin katilleri görmezden geldiğini sizde fark
etmiş olmalısınız. Bu videolar yeniden mutlaka yayımlanacaktır.
Hep 156 ölü, binin üzerinde yaralıdan bahsediliyor. Nedense
olayların patlak verdiği ilk gün açıklanan bu rakam hiç değişmedi.
Asıl katliamlar ikinci ve sonraki günler yaşandığı halde…
Ölü sayısının bu rakamın çok üzerinde olduğunu bu basit
değerlendirme ele veriyor.
Komünist Çin yönetiminin Uygur Türklerine adil davranacağına inanmıyorum. İnanmamam için çok sayıda gerekçem var. Doğu Türkistan’daki iletişim bağlantılarının kesilmesi yönetimin bir
şeylerin üzerini örtme gayreti değil midir? Bu arada Uygurlara veya Moğollara kötü davranan Pekin Çinlilere iyi mi davranıyor?
Şimdi de Urumçi’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Toplu kıyımın
izleri silinecek… Ölü sayısının daha az olduğu bile açıklanabilir. Komünist yönetim destekli katliamın gerçek boyutlarını Dünya asla öğrenemeyecek.
Öğrense ne olacak?
Liderler Çin büyük elçilerini çağırıp fırça mı atacaklar? Pekin büyükelçilerini geri mi çekecekler? Diplomatik bağlarını mı
kesecekler? Yoksa “van minüt” deyip masaya yumruk mu indirecekler? Şeçimler sonrası İran’da yaşanan vahşete gösterdikleri duyarlılığı
mı tekrarlayacaklar?
Bunların hiç biri olmayacak?
Olmayacak, çünkü ABD’nin, Amanya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın,
G8’in, G20’nin, AB’nin, BM’nin, bilumum mavi gezegen ülkelerinin ulusal çıkarları söz konusu…
Halkın köle olduğu Çin Halk Cumhuriyeti’nde yatırımları var. Köle işçilerin bedava çalıştığı bu ülkede fabrikaların çok çalışması
gerekiyor. Çok üretmesi gerekiyor.
Yedirilecek, giydirilecek 1,5 milyar köle var.
Bu kölelerin ölmeyecek kadar beslenmesi, açıkta kalan yerlerini kapatacak kadar giydirilmesi, köpek kulübesi kadar evlerde barındırılması fikri halkı şişman ülkelerin iştahını kabartmaya yetiyor.
Bu insanlar kimsenin umurunda değil.
Türkiye’ye sevgiyle bakan Uygurlar “Sevgili Türkiyemin” umurunda mı? Tüm insanların haklarına duyarlı sivil toplum örgütleri dışında tıs
yok… Yoo haksızlık etmeyelim… Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu
ilk olaylar sonrası bir açıklama yapmıştı.
Başbakanımızın insan hakları konusundaki duyarlılığını cümle alem bilir. Kanımca uygun fırsat kolluyordur.
Şimdi bu fırsat doğdu. G8 liderlerinin bugün buluştuğu İtalya'nın L'Aquila kasabasındaki toplantıdan daha mükemmel bir fırsat olur mu? Eart’ın tüm medyası orada…
Filistin halkı için gösterdiği “van münit” duyarlılığı hepimizin
göğsünü kabartmıştı. Başbakanımız bu kez artçı sarsıntıların devam ettiği Alp Himalaya fayındaki bu kasabada Doğu Türkistan’daki Uygurlar için “van münit” diyecek… Dünya Uygurlar’ın insan olduğunu hatırlayacak…
L'Aquila’da başbakanımızın yarattığı deprem Pekin’de hissedilecek… Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao’nun uykuları kaçacak… Doğu Türkistan’da yürüttüğü asimilasyon siyasetinden vazgeçecek… Değiştirdiği doğu Türkistan demografik yapısını öz haline getirmek için yerleştirdiği Han Çinlilerini geri gönderecek, daha da ileri gidip köklü reformlar yapacak, Çin ülkesine demokrasiyi ve insan haklarını, ifade özgürlüğünü getirecek…
Ne güzel olacak.
Doğu Türkistan’a ve zulmün sürdüğü coğrafyalara insan haklarının bir an önce gelmesi dileği ile hoşçakalın…

Musa Özcan

Yorumlar (1)

ADIKIZIL
Geçmiş çok çabuk unutuyoruz. Tepkiyi çok geç veriyoruz. Doğu Türkistan bu olayları önceleri defalarca yaşadı. Bu Millet KIZILÇİN esaretini çok yaşadı. Bizler ne yaptık? İnsan hakları savunucuları
Türkiye ayğa kalkmada niçin hep geç kalıyor? Avrupalıyız deyenler işlerine gelirse bir bardak suda fırtına koparıyorlar. ABD hep aynı vitrindeki obama ne yapabilir ki ... Tüm insanları insan görebilen
ve gerçekten insan olanlar nerdesiniz????????

türker türkoglu
08.07.2009 16:20:59
Cevap: Çok şey yapılabilir. İnsan haklarının bittiği yer ulusal
çıkarların başladığı sınırdır. Ancak katliamcı Çin, katledilenler de
Türk olunca insan hakları tamamen unutulabiliyor.
09.07.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder