11 Temmuz 2009 Cumartesi

Erdoğan'dan Çin'e soykırım resti! ve İnce Eleştiri

11 Temmuz 2009 Cumartesi 11:28
Dışişleri, Çin konusunda çekimser davrandı ama Erdoğan resmen canlı yayında kulak çekti. İşte o açıklamalar;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hem İtalya'da hem İtalya dönüşü Ankara'da Çin'in Sincan Özerk bölgesindeki olayları "adeta bir soykırım" olarak nitelendirdi. Erdoğan "Dışişleri Bakanlığı'ndaki arkadaşlar benim ifademin dışında bir ifade kullanamaz" diye konuştu.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki olaylarla ilgili olarak, "Şu anda Çin'deki bu olay adeta bir soykırımdır. Bunu daha farklı bir şekilde yorumlamanın bir anlamı yok" dedi.Erdoğan, İtalya dönüşünde Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.Başbakan Erdoğan, "Ziyaretinde ikili görüşmeler sırasında Sincan olaylarıyla ilgili liderlere bir çağrıda bulunup bulunmadığı" sorusu üzerine, ikili görüşme yaptığı liderlere bu konuyu açtığını ve konuyla ilgili hassasiyetlerini gördüğünü belirtti.Erdoğan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün Çin mallarını boykota ilişkin açıklamalarının hatırlatılarak bu konudaki değerlendirmelerinin sorulması üzerine "Bu konuyu tabii biz arkadaşlarımızla henüz ele almış değiliz. Bunların değerlendirmesini yapmış değiliz. Bazı şeyleri tabii birbirine karıştırmayacağız. Hassasiyetlerimizi ortaya koyacağız, ama bu hassasiyetimizi ortaya koyarken de bizim devlet düzeyinde yapmamız gerekenlerle, halkın yapması gerekenleri birbirine karıştırmamız, yönlendirmemiz.... Bunlar yanlış olabilir" cevabını verdi."Adeta soykırım"Erdoğan, "İtalya'daki açıklamanızda Çin'deki olayları soykırım olarak nitelendirdiniz. Dışişleri Bakanlığı'ndan bir açıklama yapılarak, Türkiye ile Çin arasındaki dostluğa dikkat çekildi ve 'Türkiye'nin Çin'in içişlerine karışmak gibi bir niyeti yok' denildi. Bu iki açıklamayı birlikte değerlendirdiğimiz zaman soykırım açıklamasının biraz sert olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusunu da cevaplandırdı.Erdoğan bu soruya, "Kullandığım ifadeyi bilerek kullanıyorum, inanarak kullanıyorum. Dışişleri'ndeki arkadaşlar benim ifademin dışında bir ifadeyi kullanamaz. Ve kullanmamışlardır da. Burada bir yanlışlık olabilir. Şu anda Çin'deki bu olay adeta bir soykırımdır. Bunu daha farklı bir şekilde yorumlamanın bir anlamı yok. Asla biz Çin'in toprak bütünlüğü üzerinde bugüne kadar hiçbir farklı yaklaşım içerisinde bulunmadık" karşılığını verdi.

Başbakan Erdoğan: Uygur için 'vahşet' ifademin arkasındayım
L'AQUİLA (CİHAN) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çin'in Sincan-Uygur Özerk Bölgesi için Türkiye'den ayrılırken kullandığı 'vahşet' ifadesinin arkasında olduğunu belirterek, "Yüzlerce insanın öldürüldüğü, bini aşkın kişinin yaralı olduğu bir olayı, adeta bir soykırımı başka bir kelime ifade etmez." dedi.
G-8 Zirvesi için bulunduğu İtalya'da bölgede yaşananları liderlerle görüşmelerinde de gündeme getirdiğini ifade eden Erdoğan, "İkili görüşmelerde kimse hayır şöyledir demiyor. Herkes bu olayı hakikaten baya sıkıntılı bir şekilde değerlendiriyor. Bu durumun üzerinde de hassasiyetle eğilmek gerekir diye düşünüyorlar. Ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Çin daimi üye biz geçici üye. Orada da bu işin değerlendirilmesi, görüşülmesi gerekir diye de düşünüyorum. Bunu da dönünce ayrıca değerlendireceğiz." diye konuştu.
Konuşmasının başında 3 gündür devam eden G-8 zirvesinin, gıda güvenliği ile ilgili görüşmelerle tamamlanmış olduğunu belirten Erdoğan, ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan'a ilk olarak IMF Başkanı ile yaptığı görüşme ve Avrupa liderlerinin olduğu bir toplantıda yer alması ve burada Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili olarak nasıl bir görüş alışverişi olduğu soruldu.
"ANLAŞMA EYLÜL'DEKİ TOPLANTI SONRASINA KALMASIN DEDİK"
IMF Başkanı ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da katıldığı bir toplantı yaptıklarını belirten Başbakan Erdoğan, "IMF Başkanı'na genel çerçeve noktasında 'bu çalışmayı süratle gerek mali disiplin, gerekse yapısal değişiklikler noktasında bu ay, önümüzdeki ay içerisinde bunu bir neticeye kavuşturursak, biz de bundan memnun oluruz' dedik." diye belirtti.
28 Eylül'de Türkiye'de IMF'nin uluslararası toplantısının yapılacağını hatırlatan Erdoğan, "Bu toplantının sonrasına kalmasın istiyoruz dedik." diye ekledi. IMF Başkanı'nın da bu konuda memnuniyetlerini ifade ettiklerini belirten Erdoğan, "Ali Bey başkanlığında bu çalışmayı bu ay ya da önümüzdeki ay içerisinde yoğun bir şekilde sürdürecekler. Temenni ederim ki neticeye varırız." şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Avrupa liderleriyle yaptığı toplantıya ilişkin olarak ise Türkiye'nin AB üyeliği konusunun genelde değil özelde konuşulduğunu söyledi.
AB Dönem Başkanı İsveç Başbakanı ile özelde görüştüğünü söyleyen Erdoğan, "Orada kendi samimi yaklaşımlarını yine her zamanki gibi ifade ettiler." dedi.
Bu konuda Başmüzakereci gerekse de dışişleri bakanlarının irtibatlarını sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, "Bizler şu anada parlamento dışında yapabileceğimiz çalışmaları yapmak suretiyle, Meclis çalışmalarının açılacağı döneme kadar alacağımız mesafeleri almayı planlıyoruz. Onu da kendileriyle müzakere ettik." şeklinde konuştu.
"VAHŞET İFADESİNİN ARKASINDAYIM; ADETA BİR SOYKIRIM"
Erdoğan'a ardından Türkiye'den ayrılmadan önce vahşet nitelemesi kullandığı Çin'in Sincan-Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşananları zirvede gündeme getirip getiremediği soruldu.
Erdoğan da, bu soruya cevaben burada görüştüğü Başbakanlara ifadelerini ilettiğini kaydetti. Erdoğan, "Vahşet ifadesini Türkiye'de zaten kullandım ve onun da arkasındayım. Yüzlerce insanın öldürüldüğü, bini aşkın kişinin yaralı olduğu bir olayı, adeta bir soykırımı başka bir kelime ifade etmez. Bunu hem bir soydaş hem de aynı değerleri paylaşan biri olarak söylemek durumdayız." dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Bir taraftan evrensel değerleri konuşacağız, insan haklarını konuşacağız. Öbür taraftan bunlara seyirci kalacağız. Bu olacak iş değil. Bu nerden gelirse gelsin, hangi değerleri paylaşırsa paylaşsın, eğer insan öncelikli bir dünyayı paylaşıyorsak bu konuda ikili ilişkiler veya menfaatler değil insan önce çıkmalı ve insana yönelik bu noktada dünyadaki tüm ülkeler el ele vermeli diye düşünüyorum. Böyle inandığım için de orada çıkarları değil bunu düşünmek zorunda olduğumuzu söylüyorum. Ve adaletli bir yaklaşımla buradaki failler üzerinde gerekli yaptırımların ortaya ve uygulamaya koyulmasını bekliyoruz. İstediğiniz budur. Bundan daha doğal bir şey de olamaz."
"KONU BM'DE DE GÖRÜŞÜLMELİ VE DEĞERLENDİRİLMELİ"
Bu düşüncelerini, görüştüğü liderlere de ilettiğini ifade eden Erdoğan, "İkili görüşmelerde kimse 'hayır şöyledir' demiyor. Herkes bu olayı hakikaten baya sıkıntılı bir şekilde değerlendiriyor. Bu durumun üzerinde de hassasiyetle eğilmek gerekir diye düşünüyorlar. Ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Çin daimi üye biz geçici üye. Orada da bu işin değerlendirilmesi, görüşülmesi gerekir diye de düşünüyorum. Bunu da dönünce ayrıca değerlendireceğiz." diye ekledi.
Erdoğan bir soru üzerine zirvede hemen hemen bütün liderlerle görüştüğünü dile getirdi.

BU DA İNCE BİR ELEŞTİRİ

Parti sözcüsü olarak her konuda çıkıp yetkili ve etkili açıklamalaryapıyordu neredeyse hergün! Oysa çiçeği burnunda bakandı ama yetki vesorumlulukları sınırlıydı. Artık hergün konuşma fırsatı olmuyordu! Üstelikyılın ilk üç ayında ekonomide %13,8 küçülme olmuş hedeflenen büyüme oranıile birlikte ülke ekonomisi %18 kaybetmişti! Bankaların durumu iyi ama,reel sektör, kobiler ve küçük esnafın hali iç açıcı değildi!Makam odasının halısını arşınlarken Çin imdada yetişti. Şincan'daUygur'lara uygulanan antidemokratik (sanki Çin demokratik bir ülkeymiş de)uygulamalar sonucu çok sayıda insan ölmüş ve yaralanmıştı!Çiçeği burnunda Bakan kameraların karşısına geçip olan bitenden bihaberbakan olmadığını göstermek için, İnsan haklarına saygı yoksa bu ülkenin ürünlerine karşı tavrımızı ortaya koymamız lazım. Ucuz mal diye kötü malıalmak zorunda değiliz. Başka bir şey daha arayalım malını tükettiğimizülkelerin insanlığa saygısı var mı? diye bakalım. İnsan haklarına saygıduyuyorlar mı?, başkasının hukukunu gözetiyorlar mı?, eğer malınıtükettiğimiz ülkelerde insana, insanlığa saygı yoksa o zaman bizim butüketimi gözden geçirmemiz, bu ürünlere karşı da tavrımızı, tutumuzuaçıkça ortaya koymamız lazım dedi.Hemen evi arayarak hanım, tebdil-i kıyafet yapıp piyasaya çıkacağım banaacele spor kıyafetler gönder dedi ve telefonu kapttı.Evden gelen poşeti boşaltı. İçinden çıkanları masanın üzerine sıraladı.Hasır şapka, üzerinde aloha yazan ince mavi bir T-shirt, tril tril beyazbir pantolon, yanlarında ince iki mavi şerit olan spor ayakkabı!Hemen soyundu ve spor kıyafetleri giyinmeye hazırlanırken, (Kıyafetlerigiyecek, masanın üzerinde duran Paris'te satın aldığı güneş gözlüğünütakacak, bakanlığın arka kapısından habersizce çıkacak, Kızılay'daKocabeyoğlu pasajına gidecek ve orada esnaf ve vatandaşa Çin mallarınınboykot edilmesinin nedenlerini anlatacaktı. Besleme medyadan bir muhabir pasajda vatandaş gibi olacak yalnız cep telefonu kamerası ile görüntüalarak besleme medyanın haber bültenlerine yetiştirilerek "vatandaşıngizlice çektiği görüntüler" diye sunulacaktı) evden gelen giysilerinetiketlerinin üzerinde olduğunu gördü. Makası alıp etiketleri kesecekti kio ne! Şapkanın etiketinde made-in China yazmıyormu! T-shirt, pantolon veayakabı da aynı! Sendemi hanım diye feyadı basıp telefona sarıldı. Hanım,bu bana yapılırmı? Gönderdiklerinin hepsi Çin malı diye sitem etti.Hanımın cevabı "bıraktığın parayla Yenimahalle pazarından ancak bunlaralınır, beğenmedinse Remzi'den giyin" oldu!Öfkeyle masaya dönüp koltuğa oturup geriye yaslandı. Masanın üzerindeduran güneş gözlüğünü eline alıp döndürmeye başladı sıkıntıdan. (İyikigiyinip kuşanıp sokağa çıkmamışım. Bizim esnaf uyanıktır anındasırtındakiler Çin malı bize boykot edebiyatı yapıyorsunuz diyebilirledidiye düşündü) O da ne elinde duran gözlükde Çin malı değilmi? Gözlüğüfırlatacak oldu ama verdiği 274 avro aklına gelince vazgeçti. Odanıniçinde bir tur atıp misafir koltuklarının ortasında duran gümüşşekerlikten bir çikolata alıp kağıdını soyup ağzına attı. Aslındaçikolatayı sevmez Hacı Bekir'in çifte kavrulmuşunu tercih ederdi.Çikolatayı ısırdı ağzında tuhaf bir koku! Elinde duran kağıtta çikolatanınlikörlü olduğu yazmıyormu ve üstelik Çin malı! Çöp sepetine tükürürkenBakanlığını kutlamaya gelen bir işadamının getirdiği gümüş şekerliği çöpkovasına boca etmek için çevirdiğinde şekerliğin altındaki made in Chinaetiketi olmazmı üstelik 25 TL fiyatıyla!Giyinmek için soyunduğunu unutan çiçeği burnunda Bakan ön kapıdan sokağafırlayıp ereneko, ereneko, ereneko çığlıklarıyla Çankaya'ya doğru koşarakgözden kaybolur!Günün fıstığı; Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Basın Müşaviri Devlet Arık,Bunlar Sayın Bakanın kişisel görüşüdür/GazetelerNot: Yukarda yazılanların azı gerçek çoğu canlandırmadır sürç-ü lisanettiysek affola!
Gönderen: istanbulunbitleri.blogsot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder