7 Temmuz 2009 Salı

Doğu Türkistan'ın namusu bizim namusumuzdur!



Yaklaşık 30 milyon Türk’ün yaşadığı, kurdukları devletler ile “uygar” lık kavramının türemesine yol açan Uygur Türkleri’nin ve bütün Türklerin vatanı olan Doğu Türkistan, Türk Dünyası’nın en sancılı bölgesi. Çin devleti, bölgede uzun yıllar nükleer denemeler yaptı ve Türk çocuklarının sakat doğmasına yol açtı. Yine hamile Türk kadınlarının çocuk doğurmaması için vakumla cenin alma yöntemi uyguladı. Bunlar yetmezmiş gibi bölgeye Çinli nüfus yerleştirerek Türkleri kendi vatanlarında azınlık durumuna düşürmeye kalkıştı. Doğu Türkistanlı aydınlar, Çin tarafından, dünyaya aşırı İslamcı, El Kaideci gibi tanıtılmaya başlandı, bütün Doğu Türkistan kuruluşları uluslararası terörist ilan edildi. 2004 yılı sonunda Doğu Türkistan’da bütün okullarda Türk dili yasaklandı.Orta Asya’daki Türk devletlerinden hiçbiri kendilerine sığınan Doğu Türkistanlılara yardım etmediği gibi Çin’in gücünü dikkate alarak onlara baskıda bile bulundu ve idam edileceklerini bile bile bazı aydınları Çin’e iade etti. Bugüne kadar 200 binden fazla Doğu Türkistanlı genç idam edildi. Komünist dönemden bugüne kadar toplam 600 bin Türk katledildi ama kimse bu soykırımdan bahsetmiyor.
* * *
Türkiye’de Doğu Türkistan konusunda milliyetçiler arasında güçlü bir bilinç vardı. Çin ile silah teknolojisi konusunda sürdürülen görüşmeler yüzünden Türkiye’de bu bilinç sahipleri baskı altına alındı. Hatta, Doğu Türkistan meselesini Türk kamuoyuna duyuran MHP’de bile bir bilinç kaybı yaşandı. MHP’nin iktidar ortağı olduğu dönemde, Doğu Türkistan’da Türklere zulmedilirken, Çin Devlet Başkanı Zemin’e Türkiye adına madalya verilmesi yüzünden partide büyük sorunlar çıkmıştır. Çin’de bu politikalar uygulanırken 2003 yılında AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin gezisinde Başbakan Zhu Rongji’ye “Türkiye olarak, mevcut bir politikamız var: Tek Çin anlayışını destekliyoruz. Çin’in toprak bütünlüğü konusunda Türkiye’nin herhangi bir tereddütü yok, saygısı var” dedi. Erdoğan, sanki Türkiye toprakları şahsi malıymış gibi Çinliler’e Türkiye’de istedikleri yerde tahsis edilecek bir toprakta serbest ekonomik bir Çin kenti kurmalarını önerdi!Türkiye’deki bu zafiyet yüzünden ABD konuya el attı ve Çin’i sıkıştırmak için “Sürgündeki Doğu Türkistan hükümeti” nin kurulmasını sağladı. Amerika’nın hedefi, Çin’de de turuncu devrim yapmak, bu hedef için Türkleri ayaklandırmak olabilir ama Çin de Türkleri ezerek kendi bindiği dalı kesiyor.
* * *
Son olaylar 2005 yılından itibaren Çin hükûmetinin binlerce Türk kızını, Doğu Türkistan’dan alarak, Çin’in iç bölgelerine çalışmaya göndermesiyle başladı. Bu kızlara gittikleri yerlerde hor davranıldı. Türk kızları taciz edildiler, fuhuşa sürüklendiler! Maksat, Türk ailesini, Türk dilini ve kültürünü ayakta tutan Türk kızını vatanından uzaklaştırarak Türk erkeklerinin Çinli kızlarla evlenmesini sağlamak, böylece Doğu Türkistan’ı tamamen Çinlileştirmekti. Son olaylar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çin ziyareti sırasında Çin iç eyaletlerinden Guandong’un Şao Güan şehrindeki bir oyuncak fabrikasına zorunlu işçi olarak götürülen Türk kızlarının taciz edilmesi iddiası ile başladı. Çin hükûmeti, Türk kızlarının namusunu korumak için sokağa dökülen Uygur Türklerini katlediyor. Türk Medeniyeti’nin beşiği olan Kaşgar, Urumçi ve Hotan’da Türk kanı dökülüyor. Erdoğan hükûmeti, Gazze’ye gösterdiği hassasiyeti, Doğu Türkistan’a da göstermeli ve doğrudan Çin hükûmeti ile görüşerek, Türklerin can ve mal emniyetinin sağlanmasını istemelidir. Doğu Türkistan’daki Türklerin namusu bizim namusumuz değil mi dostlar?
Yeniçağ

Uygur katliamı!
DIŞ HABERLER SERVİSİ - ANKARA AA - ELVAN EZBER İstanbul
güncellenme zamanı 7.7.2009

Müslüman Uygurların Çin’in etnik baskısına karşı defalarca ayaklandığı Sincan özerk bölgesinin başkenti Urumçi’de barışçı bir gösteri kana bulandı. Polisin sert müdahalesi sonucu kent kan gölüne döndü
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bir hafta önce ziyaret ettiği Çin’in kuzey batısındaki Sincan Uygur özerk bölgesinin başkenti Urumçi’de, önceki gün meydana gelen olaylarda, 156 kişi öldü, 828 kişi yaralandı. Han milliyetinden Çinlilerle Müslüman Uygurlar arasında çatışmalar yaşanırken, polis ile askerler barışçı protesto gösterisi yapan 3 bin kişilik bir Uygur topluluğu üzerine makineli tüfeklerle ateş açtı. Olayların Sincan’ın öteki büyük kentleri Kaçgar ve Aksu’ya sıçradığı belirtiliyor. Daha önce çeşitli defalar Çin hâkimiyetine karşı bağımsızlık istemiyle ayaklanan Uygurlar ile hükümet güçleri arasındaki son anlaşmazlığın geçen ay Çin’in güneyindeki Guangdong eyaletinde yaşanan bir kavgadan kaynaklandığı ileri sürüldü. Çin dışındaki Uygur derneklerinin temsilcileri, olayların nedeni olarak 26 Haziran’da Shaoguan şehrindeki bir oyuncak fabrikasındaki kavgayı gösterdi. Kavganın, bir Uygur işçi tarafından cinsel tacize uğradığı iddia edilen Han bir kadın işçinin erkek arkadaşı tarafından başlatıldığı belirtildi. Bu kavgada 2 kişi ölmüş, 120 kişi yaralanmıştı. 3 bin kadar Uygur önceki akşam söz konusu kavgada resmi makamların Çinlilerden yana tavır aldığını ileri sürererek protesto gösterisi düzenledi. Bazı Uygur göstericiler Han milliyetinden olanlara saldırırken otomobiller ve binalar ateşe verildi. Polisin, dağılmak istemeyen göstericilerin üzerine ateş açtığı iddia edildi. Yetkililer olaylar sonucunda, 260 araç ile 203 evin yakıldığınıve birkaç yüz kişinin tutuklandığını açıkladı. Polis, kamyonlar dolusu Alman çoban köpeği getirerek aramalar başlattı. Rabiya Kader iddiasıSincan valisi Nur Bekri, televizyondan yaptığı açıklamada, olayları ABD’de sürgünde yaşayan işkadını Rabiya Kader’in kışkırttığını öne sürdü. Bekri, “Rabiya, 5 Temmuz’da Çin’de bazı kişilerle telefon görüşmesi yaptı. Web sitesinde kıştırtıcı propaganda yayımladı” dedi. Bir hükümet açıklamasında da olayların dış güçler tarafından çıkarıldığı iddia edildi. Olayların ardından cep telefonuyla görüşmelerin kesildiği belirtiliyor. Eski bir iş kadını olan Rabiya Kader, ulusal güvenliği zedelediği gerekçesiyle 1999’da tutuklanmış ve 2005’te kefaletle serbest bırakılarak tedavi olmak için ABD’ye gitmişti. Öte yandan BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde çıkan olaylarla ilgili olarak Çin’den sivil halkın güvenliğini ve hayatını korumak için özen göstermesini istedi. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada da, olaylardan ve can kayıplarından derin endişe duyuldu belirtildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder