8 Temmuz 2009 Çarşamba

Çin soykırım yapıyor

AKŞAM DUNYA 08 TEMMUZ 2009, ÇARŞAMBA

Dünya Uygur Kongresi Genel Başkan Yardımcısı Tümtürk, Çin yönetiminin Uygurlara sistematik soykırım uyguladığını iddia etti. Tümtürk'e göre Çin kendilerini köle işçi olarak çalıştırmak istiyor ve asimile ediyor

Dünya Uygur Kongresi Başkan Yardımcısı ve Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Seyit Tümtürk, Urumçi'de yaşanan olayları AKŞAM'a anlattı.

Tümtürk, Çin'in Uygur Türklerine yönelik olarak uyguladığı politikaların sistemli bir asimilasyon ve soykırım politikası olduğunu belirterek, 'Çin'in yıllardır bize yaptığını Hitler Yahudilere yapmadı. Tarihte ne Firavun ne Nemrut böyle bir şey gerçekleştirmedi' diye konuştu.

Seyit Tümtürk, dünya kamuoyu ve Türkiye'nin olaylara verdiği tepkiye Uygur Türkleri olarak sevindiklerini de ifade ederken, yapılan açıklamaların halen yetersiz olduğunu ve artık harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı.

l Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde halen devam eden olaylar sadece bir taciz olayına mı dayanıyor?

Kesinlikle hayır. Son bir hafta içinde gerçekleşen bütün olaylar tarihi bir baskıtılmışlığa dayanıyor. Doğu Türkistan Çin işgali altında. 35 milyonluk nüfusu ve 1 milyon 828 bin km2'lik yüz ölçümüyle, çok büyük bir coğrafyayı kapsıyor. Sincan Uygur Özerk Bölgesi, 1949 yılında Komünist Çin'in bölgeli işgaliyle birlikte tamamen asimilasyon politikalarına maruz kalmış, Çin Komünist Partisi'nin politikalarıyla dönüştürülmeye çalışılmış bir coğraya...

l Teciz olayıyla patlak veren durum, yıllardır süren politikaya karşı bir tepki...

Çin tarafından başlatılan katliam, tam olarak 23 Haziran'da, Doğu Türkistanlı köle-işçi olarak tabir edebileceğimiz, 2 genç kızımıza Çinli işçiler tarafından sarkıntılık yapılmasıyla başladı. Tacizi gören ve hazmedemeyen Uygur işçiler, bu kişileri biraz tartaklamış. Ama sonra olay yatışmış. Sonra aradan 3 gün geçiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bu sıralarda, Çin'in resmi davetlisi olarak ülkede bulunuyor ve Urumçi'yi ziyaret ediyor. 26 Haziran gecesi saat 02.00 sularında, 600 Uygurlu işçimizin yattığı misafirhane, yaklaşık 3000 kişilik bir Çinli grup tarafından basılıyor. Ellerinde sopalar silahlar olan bu grup yaklaşık 300 kardeşimizi orada katlediyor. Bu olay dünya kamuoyundan da basından da saklanıyor. Bu olaylar Cumhurbaşkanımız Urumçi'den ayrıldıktan hemen sonra ama Çin temaslarına devam ederken yapılıyor. Bu cumhurbaşkanımıza karşı nezaketsizliktir, nezaketsizliktir. Daha önce de Çin tarafından bu tür hareketler yapılmıştı.

ÖLÜ SAYISI 600 CİVARINDA

l Olayların sadece Uygur Türklerine değil, Türkiye'ye de karşı yapıldığını mı düşünüyorsunuz?

Ben bu hareketin devletimize karşı yapıldığı kanaatini taşıyorum. 2002 yılında da Devlet Bahçeli Başbakan Yardımcısıyken Urumçi'ye düzenlediği ziyaret sırasında, üniversitelerde Uygurca yasaklanmış ve bizim tarih kitaplarımız yakılmıştı. Bu hareketler, Çin'in provokasyonudur.

l Size gelen ölü sayısı farklı mı?

Bize gelen bilgilere göre ölü sayısı 600 civarında. 26 Haziran gecesi yaklaşık 300 soydaşımız katledilmişti. Çinli askerler ölü sayısını az göstermek için ölüleri toplayarak meçhul yerlere gömüyor.

l Olayların asıl nedenlerinden birinin de köle-işçilik olduğu belirtiliyor...

Bakınız, son 5 yılda 300 bin genç kızımız Çin'in iç bölgelerine işçi-köle olarak götürüldü. Yani yurtlarından, ailelerinden uzaklaştırıldılar. Aynı 5 yıllık proje kapsamında yine ilköğretim çağındaki çocuklarımız ailelerinin yanından zorla alınarak, Çin'in iç bölgelerine gönderildi. Tamamen İslami düşünceden ve Türk kültüründen uzaklaştırıldılar. 1984 yılından beri uygulanan tek çocuk politikası çerçevesinde 25 yılda 15 milyon Türk evladının doğmasına dahi izin verilmedi.

BİZİ ASİMİLE EDİYORLAR
l Bu sizce bir devlet politikası mı?

Tabii ki... 1950'lerde Çinliler Sincan'da sadece yüzde 3'ken, şimdi yaklaşık yüzde 70-80 nüfus yoğunluğuna sahip. Örneğin Urumçi, Doğu Türkistan'ın başkenti olmasına karşın yıllardır uygulanan, idamlar, tecritler, şiddet uygulamaları ve asimilasyon politikaları nedeniyle, neredeyse tamamen Çinlileşmiş durumda. Tüberküloz dünyada bitmişken, bölgede her 4 kişiden birinde görünüyor. AIDS, Uygur bölgesinde 7-8 yıl önceye kadar hiç yokken bugün, Çin'deki sayının neredeyse 2 katına ulaşmış durumda. Bunların tümü asimilasyon yöntemi. Çin bizi her şekilde asimile etmeye çalışıyor. 1967-1997 yılları arasında 11 nükleer deneme gerçekleştirildi.

İNTERNETLE DUYURDUK
l Çin bunları reddediyor.

Biz yıllardır çığlık çığlığa bağırıyoruz. Böyle bir soykırım dünyanın neresinde var. Firavun, Nemrut, Hitler bile bunun gibi bir şey yapmadı. Çinlilerin bize yaptığını Hitler Yahudilere yapmadı. Bugün bize en fazla soru, 'Neden Filistinliler, Çeçenler gibi siz de mücadele vermiyorsunuz?' Ben çok net söylüyorum bizim mücadelemiz çok daha yüksek boyutlu veriliyor. Ama 1 milyar 300 milyonluk bir güçle mücadele ediyorsunuz. Ayrıca ülke kapalı bir rejimle yönetildiği için sesimizi dünyaya duyuramıyoruz.

l Bu kez olaylar tüm dünya basınında yer aldı. Hatta ABD'den bile konuyla ilgili bir açıklama geldi.

Çünkü bugün internet ve diğer iletişim araçlarının imkanları Doğu Türkistan'daki bu vahşeti ve katliamın gizlenmesine izin vermemiştir. Çin bu katliamı gizleyememiştir. İnternet aracılığıyla biz Doğu Türkistan'dan dakika dakika haber alıyoruz. Uydu telefonuyla sürekli konuşuyoruz. Bu Doğu Türkistanlılar için bir fırsat. Biz bu bağlantılar aracılığıyla sesimizi dünyaya duyurmaya çalışıyoruz.

TEPKİLER YETERLİ DEĞİL
l Dünya kamuoyunun verdiği tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyanın ilk günkü tepkisi yeterli olmamakla birlikte bizi sevindirdi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un açıklamaları bir nebze olsun, Çin'in bu katliamı durdurması telkini içeriyor. Akabinde İslam Konfenransı Örgütü Genel Sekreteri Ekmelettin İhsanoğlu'nun girişimi de bizi sevindirdi. Ama bunların hiçbiri yeterli değil. Dünyanın bu sistemli politikaya artık seyirci kalmaması gerekiyor.

l Türkiye Uygur Türklerine yeterli destek verdi mi?

Sayın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Uygur halkının güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile yaptığı açıklama bizi memnun ettti. Fakat ne yazık ki bu da bizim beklentimizi karşılamadı.Türkiye'de ben inanıyorum ki, 70 milyon Uygur Türkü var. Anadolu Türkleşme'den önce biz hepimiz o coğrafyada yani anayurdumuzda birlikte yaşıyorduk. Bugün birçok devlet adamımızın kökeninin araştırdığımızda Doğu Türkistan'a dayandığını görürüz.

l 'Dünya Uygur Kongresi'nin olayları kışkırttığı iddiasıyla ilgili görüşünüz?

Dünya Uygur Kongresi uluslararası hukuk çerçevesinde kurulmuş, uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur. Doğu Türkistan'da terör varsa, bu da Çin'in mazlum Uygurlular üzerinde uyguladığı devlet terörüdür. İnsanlık alemi bu onursuz katliamı tabii ki kabul etmeyecektir.

Çin'e 'One Minute' deme zamanı
Ankara, Urumçi'deki gelişmeleri yakından takip ederken, diplomatik girişim yapmaya hazırlanıyor. Ankara'nın konuyu sözlü olarak BM Güvenlik Konseyi'nden gündeme getireceği vurgulanırken, Çin'in de üye olduğu Asya İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA) bünyesinde de Pekin yönetimine yönelik kınama çıkarmak istiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından bilgilendirilirken, Çin'e ziyaretinin son durağında Sincan Üniversitesi'nde fahri profesörlük unvanı alan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gelişmeleri bire bir izliyor. Dünya Uygur Kongresi Başkan Yardımcısı ve Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Seyit Tümtürk, 'Başbakanımızın 'one minute' duruşunu şimdi görmek istiyoruz. Şimdi Çin'e 'one minute' zamanıdır' dedi. Tümtürk'ün uydu telefonu ile irtibart kurduğu bir Uygur da Erdoğan'dan yardım istedi.

Mahmut GÜRER / ANKARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder