Bütün iletişim araçlarını yasaklayarak, Doğu Türkistan'da işlediğivahşeti dünyanın hür vicdanından saklamaya çalışan Çin'e, Türk Milletiadına Dışişleri Bakanı başsağlığı diledi.Doğu Türkistan'ın Uygur Özerk Bölgesi başkenti Urumçi'de, oyuncakfabrikasında zorla çalıştırılan Türk kızlarına uluorta tecavüz etmeyekalkan Çin askerleri.. Tecavüzü namuslarına uzanan kirli el olarakkabul eden ve haklı olarak tepki gösteren Uygurlular..Çin askerleri, Uygur Türklerini önce tartaklıyorlar ancak başedemeyince silaha sarılıyorlar ve hedef gözetmeksizin silahsız vemasum Uygur Türklerinin üzerine, sadece Türk oldukları için kurşunyağdırıyorlar.Kan gölüne dönen sokak ve caddelerde ilk etapta 150 nin üzerindeUygurlu öldürülerek katlediliyor.Çin hükümeti tarafından, asimile etmek için Urumçi'ye yerleştirilenHan Çinlileri de olaya karışınca iç savaşa eş bir soykırım başlıyor.Burada dikkat çeken bir husus var ki Uygur Türkleri tamamen silahsız..Buna mukabil, önceden hazırlandığı anlaşılan demir çiviler çakılısopalarla Uygur Türklerine saldıran Çin askerleriyle Han Çinlileri,önlerine gelen bütün Türkleri bu çivili sopalarla adeta delik deşikediyorlar.Silahsız olan Uygur Türklerinin can ve namus güvenlikleri Çin asker vepolisinin teminatı altında değil mi? Öyle olması gerekirken Çin askerve polisleri, Han Çinlileri ile de birleşerek yakaladıkları,kıstırdıkları her yerde Uygur Türklerini akıl almaz bir hınç ve kinleöldürüyorlar.Kaçarak can ve namuslarını kurtarmaya çalışan Uygur Türkleri, evlerinekapansalar da evlerinde bile çoluk çocuk öldürülüyorlar. 15 ila 18yaşları arasında ne kadar Uygur gençleri varsa otobüslere bindiriliyorve bilinmeyen bir adrese doğru götürüldükleri gelen haberler arasında.Komünist Çin Hükümeti, Urumçi'de telefon ve televizyon haberleşmesinikesti. Ancak cep telefonları ile vahşi katliamı ve soykırımıgörüntüleyerek internetle dünyaya duyurulması, internet bağlantısınında kapatılmasına yol açtı. İşte internet bağlantısı kesilmeden öncebildirilen ölü sayısı 150 nin üzerindeydi. Oysa, uydu kanalıylayapılan cep telefonu konuşmalarından bu rakamın 2000 lere yaklaştığıbilgileri veriliyor.Binlerce de yaralı var.. Çin hükümeti, Türk yaralıların hastanelerdetedavi edilmesini engellediğinden, yaralı olarak hastanelere getirilenTürkler, boş depolara atılıyor ve canlı canlı, acılar içinde ölümeterk ediliyorlar.Şimdi.. Ölenler, öldürülenler, katledilenler, yaralı olarak boşdepolara atılıp acı çekerek ölüme terk edilenler Türkler.Sokaklarda bekletilen, şişen ve kokan cesetler, Çinliler tarafındankatledilen Türklere ait..Canhıraş feryatlar.. Yardım çığlıkları.. Hıçkırıklar, gözyaşları,yalvarışlar Türklerin..Azgın hayvani cinsel dürtülerini uluorta tatmine kalkan ve masum Türkkızlarına cinsel tecavüze kalkan Çin askerleri.. Tahrik ettikleriTürklere neden tahrik oldunuz diyerek acımasızca ve sorgusuzca ateşaçıp öldüren, katleden Çinliler..Evlerine kaçan, saklanan, can ve ırzlarını kurtarmaya çalışanTürkleri, evleri basarak yakalayan ve vahşice acımadan öldüren yineÇinliler..Çin Hükümeti, Doğu Türkistan'da, tabiri caiz ise Türk avına çıkıyor..Gördüğü her Türkü, sorgu sual sormadan vurduruyor, öldürtüyor.. Adetakatliamı, Türk soykırımını iğrenç bir hazla seyrediyor..Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Dışişleri Bakanlığı yer yarılıp içinegiriyor. Ne Başbakanda ne Cumhurbaşkanında nede Hükümet üyelerinde çıtyok.Urumçi'de Türk kanı oluk oluk.. Feryatlar Rabbilalemine ulaşıyor. TürkMilleti kayıtsız değil.. Doğu Türkistan'daki soydaşını yalnızbırakmıyor. Türkiye'de tepkiler çığ gibi büyüyünce hükümetin ilgilizevatları açıklama yapma mecburiyeti hissediyorlar.URumçi'de Uygur kızlarının çiftetelli oynamasını seyreden ve daha yeniTürkiye'ye dönen Cumhurbaşkanı, sanki kayıp.. Ne sesi var negörüntüsü.. Sanki bir yerlerde saklanıyor..Başbakan, Dışişlerinde yazıldığı anlaşılan yazılı bir metni, "sankibiri beni azarlayacakmış" korkusu içinde okuyor.. O Davos'ta kendisineoynatılan, ONE MUNİTE oyunundan eser yok.Ya Türk Dışişleri Bakanı ne yapıyor? Bakanlık, Türk Milleti'ningaleyana gelmesini önlemek için bir açıklama yapma gereği duyuyor.Bakanlık açıklamasında şöyle deniliyor:"Çin'in Uygur Özerk Bölgesi'nin Başkenti Urumçi'de meydana gelenolaylara sebebiyet veren sorumluların en kısa zamanda tespit edilmesive adaletin tecelli etmesinin beklendiği" belirtiliyor. Buaçıklamanın en acı ve dikkat çeken şaşırtıcı yanı ise, TürkiyeCumhuriyeti Devletinin Dışişleri Bakanlığının, ölü sayısını hala 140olarak kabul etmesi..Bürokrat kafası bu. Yersen ve inanırsan tabi. Türkiye'nin hariciyemakamı bu soykırıma sahip dahi çıkma eğiliminde değilken.. Ne yapsınsenin 2000 in üzerindeki ölünün sayısını.. Hani utanmasa Rusya gibiaçıklama yapıp neredeyse Uygurlu Türkleri suçlayacak. Hoş şuaçıklaması Rusya'dan da aşağı kalır değil yani.."Olaylara sebebiyet veren sorumluların en kısa zamanda tespitedilmesini ve adaletin tecelli etmesini bekliyoruz. İstikrarlı vemüreffeh bir ülke olma yolunda hızlı adımlarla ilerleyen Çin HalkCumhuriyetin de bu tür olayların ileride meydana gelmemesi içingerekli tedbirlerin alınacağına inanıyoruz. Yaralılara acil şifa,hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına ve başta Sincan Uygur ÖzerkBölgesi halkı olmak üzere tüm Çin halkına başsağlığı diliyoruz."Bir şey anladınız mı? Yoksa ağzınıza geleni sayıp söylediniz mi?Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Çin Halkına başsağlığı diliyor.Doğu Türkistan'a, soydaşına(!), Uygur Türklerine zerre dahi yok.Bunun adına gaflet deyin, hıyanet deyin, Türklüğe ihanet deyin..Skandal mıkandal hak getire.. Ne derseniz deyin ama şimdi sıkı durun..Bakın kendisine, "Türkiye'ye Ortadoğu'da ne görev verilecek?" diyesoran gazeteciye Türk Hariciye reisi Davutoğlu ne diyor:"Bize kimse görev veremez. Biz, tarihi olarak üstlendiğimiz rolüyerine getiririz. Birlikte çalışma, bize görev verildiği anlamınagelmez" .Hazret kendine bakmıyor, birde sinirleniyor gazeteciye.. Yani utanmasabirde dövecek neredeyse..Ne var bu soruda yanlış olan ve Bakan hazretlerini sinirlendiren?Bakan Hazretlerinin henüz çiçeği burnunda.. Ayakları yere basmıyor ki.Belki de makamının adamı değil olsa gerek. Eline verilen yadakendisine öğretilen o basmakalıp, klişeleşmiş cevabı veriyor.."Bize kimse görev veremez.."Allah Allah.. Nasıl oluyor bu? Size kimse görev vermediği için miAfganistan'a gittiniz? Somali'ye, Kosova'ya, Lübnan'a kendi iradenizlemi gittiniz?Sakın Aden körfezi için de "Bize kimse görev vermedi, kendi irademizlegittik" demeyin düşüp bayılacağım..Bunlar, aptal aldatan laflar tabi. Davutoğlu Türk Milletini aptalsanıyor. Ona öyle demişler çünkü.. Ama eline ayna vermeyiunutmuşlar..Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor : "Biz, tarihi olaraküstlendiğimiz rolü yerine getiririz."Davutoğlu aynaya keşke baksa.. Söylediği lafın nereye uzandığınıbilemeyecek kadar bilgiden yoksun olduğunu düşünüyorum. Şayetyanılıyorsam, o zaman kasıtlı olarak söylüyor bunları..Davutoğlu hem, "Biz, tarihi olarak üstlendiğimiz rolü yerinegetiririz." Diyor, hem de Çin Halkına başsağlığı diliyor. ÇinHalkının şeyine mi Uygur Türklerinin katledilmesi.. Zaten öldürenkatil kendileri..Tarihi sorumluluğumuz ise, Doğu Türkistan'ı Çin işgalcilerine karşıkorumak üzerine kuruludur. Yani, Yakup Han zamanında, UygurTürklerinin tam donanımlı silahlar ile eğitilmesi için DoğuTürkistan'a Türkiye'den subay gönderilmesi anlamına gelmektedir.Osmanlı Devletinin misyonu-amacı bu idi.Şimdi Davutoğlu yaptığı o sinirli ve zoraki açıklamaya kendisiinanıyor mu?Birde diyor ki, "Birlikte çalışma, bize görev verildiği anlamınagelmez" .Davutoğlu Hazretleri, ne anlama geldiğini açıklarsa biz burada yorumyapma gereği duymayız.. Tabi makul ve inandırıcı olursa.. Yoksatalimatın Washington ile Brüksel'den geldiğini, misal ve belgeleri ileaçıklamak zorunda kalacağız..
KALPAKLI
Damarlarında ASLİ CEVHER bulunanlara selam olsun!
14 Ağustos 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder